"Daha da büyük, başka bir güneşten bahsediyorum. Her birimizin yüreğinde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimiz uyansın diye göğsümüzde uyandırdığımız güneşten."
...
"Bence yüreğimde bir kurbağa olduğuna inanmak o kadar da zor değil. En azından ben olacakları biliyordum. Ayinde mayasız ekmekte İsa Mesih'in kanı ve bedeni olduğuna da inanıyoruz, öyle değil mi?"
...
Güneşi Uyandıralım şeker portakalı gibi çok çabuk okuyup bitirdim. Itiraf etmeliyim ki; şeker portakalı daha sürükleyiciydi. Ama devamını çok çok merak ettiğim için elimden bırakamadım.. ve iyi ki bırakmamışım. Okuyan bilir sonunda Maurice' nin konserine gitmesi ve konser çıkışı yanına gitmesi. El sıkışarak selamlaşmaları ve o an Zeze'nin "Küçüğüm" kelimesini duymak istemesi... O bölüm beni mahvetti. Yazarken bile ağlıyorum. Aklıma her geldiğinde ağlıyorum.. Sırada Deli Fişek var. Inanılmaz derecede merak ediyorum. Okuyan varsa biraz anlatabilir mi????