Şeker portakalı’nın sevimli, küçük kahramanı zeze yine karşımızda. Gözlerinin içi yine ışıl Işıl, yüreği yine sevgi dolu, hayal dünyası yine geniş.. küçüklüğünde ki şeker portakalı yok ama bu kez yüreğindeki onu hayata hazırlayan, doğruyu öğretip korkuyu içinden yok eden sevgili kurbağası Ve ona aşkı aşık olmayı öğreten hayalindeki oyuncu Maurice Chevalier var.. Zezemiz biraz daha büyüdüğü için yüreğinde ki sevgiden ziyade gözlerinde bir hüzün var.. zengin bir aileye evlatlık verilmiştir burda ki baba da istediği gibi bir baba olmadığı için hayalinde ki oyuncuyu baba yerine koyar ve evdeki babasını anlamak istemez. Çocukluğunun sonu yeni yetmeliğinin ilk zamanları, verilmesi gereken sınavlar, vazgeçmesi gereken cocukluklar içerisinde aşka girişen sırılsıklam aşık olan bir Zeze yi göreceğiz bu kitapta.. okurken umudu, hayata bağlanmayı, içimizde ki çocuğun her daim güneşini uyandırmayı öğreneceğiz.. serinin ikinci kitabını severek okuyacağınıza eminim.. 3. Seriye başlamak için sabırsızlanıyorum Delifişekte ile yola devam edecekken size güneşi uyandıralımdaki muhteşem sözlerden biri ile veda ediyorum... “bana yeniden güneşi uyandırmayı öğret, devam etmeyi, ilerlemeyi, geçip gitmeyi kabul etmeyi öğret. İlerlerken güneşi uyandırmak çok zor”