Hiçbir kocanın, hiçbir erkeğin, karısını zeki, hoş, iyi yetişmiş bulmadığı bilinen bir şey; bu öylesine açık açık bilinen bir hal ki, üzerinde durmak, konuşmak zahmetine bile değmez.
Merhabalar efendim Abrakadabra
Bu aşkın anahtarı seçilmiş bana
Elimde eli kızınızın yiğitçe
Hiç yanar mı boşuna aşkın ateşi
Taşsın mı bu ateş sönsün mü yoksa
Merhabalar efendim Abrakadabra
Bu aşkın anahtarı seçilmiş bana
Elimde eli kızınızın yiğitçe
Hiç yanar mı boşuna aşkın ateşi
Taşsın mı bu ateş sönsün mü yoksa
Çok beğeniyordum Dostoyevski'yi, bu gerçekti; ama bununla birlikte, o öfkeli hali, o barut gibi birden patlamaları yok mu, hele bir de hastalığı; işte bunlar zihnimde bir araya geliverince korkmaya başlıyordum, bir ürküntü duyuyordum.
"Sen ölürsen" diyordu, "o kadar çok ağlarım ki, artık kimseler avutamaz beni." Benimle çok mutlu olduğuna inan veriyordu bana; birlikte olmamızdan daha büyük bir mutluluk yoktu kendisi için. Yoksulluktan kurtulamasak da, güzel güzel anlaşıyorduk ya. O beni seviyor, ben de çılgınca seviyordum onu.