Öne Çıkan Günlük kitaplarını, öne çıkan Günlük sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Günlük yazarlarını, öne çıkan Günlük yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birçokları beni bencillikle, kendini beğenmişlikle suçlandırır. Doğrudur. Kendini beğenmişlere, bencillere, kendini beğenmişlikle, bencillikle karşı korum. Aslında, dikbaşlı görünüşüm, hak bellediğim ilkelere sıkı sıkıya bağlanışımdandır.
8 Nisan 1954
Toplumu yaşatmak, büyütmek ve eğitmek için ilkin toplumu sevmeliyiz.
Toplumu sevmek de toplumu yapan insanları sevmekle olur. Şu var ki, «Biz insanları seviyoruz, biz topluma kul, köle oluruz» demek de yetmez. Bu sevgi ile birlikte, birtakım onurlu ve erdemli kişileri olur olmaz şeylerle kirletmeğe, bilim adamlarımızı aşağı görmeğe, Batıda yer etmiş bir sanata yöneldikleri, Batılı kafası taşıdıkları için sanatçılarımızı yermeğe hakkımız olmadığını da kabul etmeliyiz.
Düzenli ve yaratıcı bir Türkiye istiyorsak, her şeyden önce bunu yapalım: Birbirimizi sevelim, birbirimize saygı gösterelim.
Softalığa kaçmamış bir milliyetçilik de zaten bunu gerektirir.
Ben milliyetçiyim, sen değilsin diyenlerin yurduyla da, yurdunun insanlarını sevmekle de bir ilgisi yoktur.
Gerçek bir milliyetçi, aksi ispatlanmadıkça, karşısındaki her adamın, her Türkün, en azdan kendisi kadar, milliyetçi ve yurtsever olduğuna inanır
21 Kasım 1951
Windsor Dükünün anları!
Bu açılmalar beni evvelce o olayların
geçtiği günlerde olduğu gibi iyice sarstı. Hele Edward'ın <Kıral olarak üzerime düşen ağır sorumluluk yükünü taşıyabilmeme, sevdiğim kadının desteği olmaksızın imkân göremedim. tarzındaki sözleri bana insanoğlunun en dokunaklı iç dökmelerinden biri gibi göründü.
Anlaşılmak!
Sizi seven bir kadının yanı sıra geleceğe doğru güvenle bakmak! Ondokuzuncu yüzyıl Fransız ressamlarından Delacroix da günlüğünde bunun özlemini çekiyor.
14 Haziran 1950
Ben Pencerede Kadınlar şiirimi yazdığım zaman, tanıdığım bir profesör, bu kadar sarışına, esmere, hallice ve dilliceye nerede rastladığımı sormuştu.
Aradan bunca zaman geçti, hâlâ bir kişi çıkıp da «Sen o şiirinde, halliceler, dilliceler, sütlücelerle ne güzel bir yapı örmüşsün. Yahut, sen halliceleri, dilliceleri hiç de iyi düşürememişsin. demedi.
Demiyorlar.
Onlar sanatın bu demek olacağını düşünmüyorlar. Biz sanatçılar da kalkmış, sanatın, kalabalıklara, yığınlara açılmasını savunup dururuz.