Günü Yaşa
Saul BellowGünü Yaşa Reviews
You can find Günü Yaşa reviews, Günü Yaşa book reviews, Günü Yaşa ratings on 1000Kitap.#1001kitap~~~
Boşluktaki1AdamınHikayesi
NobelEdebiyatÖdüllü yazar olan SaulBellow dan okuduğum 2.kitap "Günü Yaşa" modern 1bireyin yaşamda çıkmazlarına yol veren ve kişisel hayatını etkileyen hayat sorgulamalarında, evlilik ve iş hayatındaki yolunda gitmeyen durumlara ayna olan 1kitap olup, yazarın sanırım genel tarzı bu yazarın yazdığı ilk kitabı ve
Saul Bellow 1976'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandığında, ödül komitesi Günü Yaşa'yı diğer kitaplarından ayırıp özel olarak övmüştü. İletişim Yayınları da "Modern Klasikler" dizisine bu güçlü ve dokunaklı kitapla başlıyor. Günü Yaşa, ailesini, işini ve ümitlerini kaybetmiş başarısız aktör Tommy Wilhelm'in bir gününün hikâyesi. Bir adamın paramparça olmuş, değiştirmek istediği ve baştan aşağı sorguladığı hayatı.
Arka kapaktan..
Kırklı yaşlarının ortasında evli ve iki çocuklu bir adam. Babası emekli doktor Adler ve psikolog Tamkin. •.
Ne iyi bir baba, ne iyi bir eş, ne de iyi bir oğul olabilmiştir.
insanın hayattan beklediklerine, heveslerine ve yaşadıklarına dair bir kitap
Ozamn Buyurun okuyun
Ardında bıraktığı hatalardan ders almayan, geleceğini kurtarmak için sağlam kararlar almayan Tommy Wilhelm'ın zamanın akışına göre attığı adımların üzerinde bıraktığı psikolojik derinliği betimliyor, Saul Bellow!
Boşlukta Sallanan Adam'ından sonra Günü Yaşa'da yakaladığım modern insanın kaygılarını, Wilhelm sayesinde bir kez daha hatırlamak bir tokat gibi çarpsa da gerçekliği apayrı. Çünkü insanın kendi içindeki kırılganlığını görmezden gelemeyiz. Tek başına değil, fakat özgür olmanın verdiği sorumsuzluğu düşününce sıtma tutuyor diyebilirim.
İnsan, eğer ki tek başına olsaydı zamanın akışına takılıp yaşamın derinliğinde kaybolabilirdi. Oysa anne-baba, kardeş, eş-çocuk varsa durumlar karışabiliyordu. Her ne kadar sorumlu olmaktan kaçılsa da bir şekilde yakalanabilirdi.
Tommy Wilhelm'a bakınca onu görmezden gelen bir baba olarak Dr. Adler, filmin ana karakteri desek pek yerinde olacaktır. Ardından gelecek olan iş ve evlilik hayatına da bakarsak Wilhelm, başıboş ve düzensiz bir yaşamı hak etmiş miydi?
Ekonomik durumları, babasıyla olan ilişkisi, eski karısıyla olan diyalogu ve çocuklarıyla arasındaki frekans içler acısı! Hevesleri uğruna paramparça olmuş yaşamın, kendisini içinden tükürmesi tanıdık desem peki?
Kitapta Wilhelm'ın babası Dr. Adler'le birlikte yaşadıkları otelde geçirdikleri bir güne şahit olmak, onun açmazlarını sergilediği bir tabloya sahip olmak gibi!
Modern insanın hayattan beklediklerine, heveslerine ve yaşadıklarına dair bir anlatı!
DİKKAT SPOILER OLABİLİR!
Diğer okuduğum eserlerden farklı olduğu bariz. Karakterler çok ilginç, yani sürekli mutlu son için umut edersiniz hani türk filmindeki gibi ama olmaz ya bir türlü onun gibi bir durum. Küçük Wilky'nin dramı...Neyse konumuza dönelim; Kafka'daki karanlık ama çarpıcı, gerçekçi havayı hissettirdi bana biraz. Bir çaresizlik içerisinde debinen bir adam.. Bir türlü çıkış yolu bulamıyor.. Dr. Adler desen 'ötün teki. ''Nasıl babasın sen lan? Ne değişik bi tipsin'' diye çok geçirdim içimden:) Okurken bazı durumlara resmen müdahale etmek geldi içimden o derece sinir oldum. Sık sık ben olsam ne yapardım diye düşündüm.
Kitabın sonunda kitabı yakmak istedim böyle bir son olur mu allahsız :D
Neyse mühim olan sürece odaklanmak.. Karakterlerle ilgili hayatla ilgili kısa da olsa bir şeyler öğreniyorsunuz çünkü gerçekten hayatın içinden bir kitap bu. Hatta bilmiyorum ama gerçek bir hikaye bile olabilir bakmak lazım.
Bu yazarı ilk kez okuyorum ve dilini, akıcılığını çok beğendim beni yormadı okurken, hep aktı gitti. Rahat çabuk okursunuz:)
Tükenmişlik...
Gündelik hayatın sıradan acımasızlığı içerisinde tüm detayların bir o kadar acımasız, ağır, hatta ezici olan bu eserde, her şeyini kaybetmiş parasını, işini, eşini ancak en önemlisi de insanların ona karşı sevgisini kaybetmiş olan bir adamın bir günlük yaşamı anlatılmakta.
Sürekli yanlış yaşamı ve davranışlarında özensiz olduğu, kendisine devamlı başarısızlıklar getirdiği için oğluna ilgisiz, sevgisiz ve acımasız davranan bir babaya ve ondan boşanmadan yaşayan sadece kendisini ve çocuklarını önemseyen, boşanmak için her defasında daha zor şartlar öne süren bir eşe sahip olan ve son olarak da tüm parasını borsada kaybeden bir adamın eserde dediği gibi bundan sonra yapacağı tek bir şey kalıyor…
“Ey tanrım. Beni sorunlarımdan kurtar. Beni fikirlerimden kurtar ve kendimle ilgili daha iyi şeyler yapmama izin ver. Boşa harcadığım tüm zaman için özrü dilerim. Beni buradan çıkar ve başka bir hayat götür. Çünkü ben artık mahvoldum. Merhametli ol!!”
Okuyucu, 40’lı yaşlarını yaşamasına karşın sorumluluk duygusu çok gelişmemiş, geçmişte yaşayamadığı ve şimdide aradığı pek çok şeyin eksikliğini hisseden, yanlış olduklarını bilmesine ve pişmanlıklarına rağmen yine de her seferinde ve kararlı bir şekilde o yolları tercih etmiş, böylece, tüm hayatını suçluluk duygusu sisi ardından puslu gören, dünyaya hala bir çoğunun tecrübesizliği ile bakan, özgüvenini kaybetmiş, fazla duygusal Wilhelm’in, depresyonda çığır açan bir gününe tanıklık ediyor, Günü Yaşa’da.
Özbenliğine iyi gelecek nesnelliği ve belki de hep ağırlığını hissettiği yükten nasıl kurtulduğu ise Wilhelm’in kendine özgü hakikat arayışında saklı.