Şeylerin kendi isimlerini unuttuğu ve karaca yavrusu ile
çocuğun korkusuzca yan yana yürüdüğü ormanında Alis'in
çiçek açabilir bir taş, alev alabilir bir kaynak,
hafifleyip umarsızlaşabilir külçe gibi bir insan ruhu.
Ararken, yalnızca onu kaybettiğimi bildiğim bilgiyi
elime alıyorum elle tutulamaz olanı
ödemek için tüm maliyetleri aşan bedeli.
Gri bir taş avuç içime uzanmış.
Sisle kaplanıyor pürüzsüz yoğunluğu
ve bir ateş kımıldıyor içinde, dizginlenmiş, sakin,
hareli bir panzehir taşında ya da bir arıkuşunun
pembe-turkuaz göğsünde kımıldanırcasına. Bu yumuşak, renkli
alevler
sessiz ve sözsüz hareketlerinde dile gelirler,
söylemek için bana ne olduğunu bildiğimin ve kaybettiğimin.
Bu huzurlu hatırayla anlıyorum ki
özgürüm ve nihayet evimdeyim.
Uyanıyorum, bedeli ödediğimi öğrenmeye
Uyanıyorum, boş avuç içimle yüzleşmeye.