Katalan edebiyatının bir kilometre taşlarından biri olarak kabul edilen “Güvercinler Gittiğinde” yazarın da söylediği gibi, hiçbir duygusallık içermeyen bir aşk romanı aslında. Colometa, dünya edebiyatına kazandırılmış güçlü kadın karakterlerden biri, hayata tutunma çabası takdire şayandı. Mercé Rodoreda, o dönemde Barselona'daki kasvet ve yokluğu tasvir etmeyi mükemmel bir şekilde başarmış. Doğal olarak, romanın unutulmaz bir yoğunluğu var.
Roman, Plaça del Diamant'a Natàlia ve Quimet’in tanıştığı, birbirilerine aşık olduğu bir dans festivaline başlıyor. Savaş yaklaştıkça ve marangoz dükkanında işileri giderek azalınca, ailesini geçindirmek için Quimet apartmanda güvercin yetiştirmeye başlıyor. Nedeni, Natàlia’ya daha adını bile bilmeden Colometa yani güvercin diye seslendiği için. Hayat gittikçe zorlaşırken, Colometa uzun zaman sonra bir işi kabul ederken, güvercinler adım adım daireyi fethediyor. Colometa nihayet ilk özgürleştirici isyanını güvercinler üzerinde uygulamaya başlıyor... Quimet bağımsızlığı savunan paramiliter bir gruba katılıyor, ailesini açlık ve sefalet içinde geri bırakarak. Eşinin vefatından sonra, yaşam koşulları gitgide Natàlia’yı karanlık düşüncelere sürüklüyor. Dünyanın ortasında kaybolmuş hisseden Colometa için artık kendisinin ve çocuklarının ölümünden başka bir çıkış yolu yok gibi görünüyor.
Gabriel Garcia Marquez ‘in "İç
