Oldest Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet Posts
You can find Oldest Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet books, oldest Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet quotes and quotes, oldest Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet authors, oldest Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet reviews and reviews on 1000Kitap.
Öncelikle bu bir cinayet, polisiye veya gerilim romanı değil. Bu anlatıyı herhangi bir şekilde sınıflandırabileceğimizden de emin değilim. Zaten Emre Ayvaz ve Kaya Genç de ön sözde bunu açıkça belirtmişler. Ön sözün kitabın mahiyetini açıklaması ve benzer başka kitaplara yönlendirmesi açısından oldukça çekici ve aydınlatıcı olduğunu söyleyebilirim. Sonra da yazarın cinayetlerin anlatımını çok etkileyici bulduğumu söyleyeceğim. Bu sahneleri okurken (kendi adıma) zevk için insan öldüren canilerden ne oranda tiksinebileceğimi yeniden gördüm. Adam öldürmenin estetiği üzerine kurgulanmış bir anlatı gibi duran eser, aslında bunun ne anlama geldiğini gösteriyor.
Bu kitabı bir polisiye olarak düşünmüştüm. Değilmiş. İsminden etkilenmiştim. Yabancı kelimelerin, alt yazılar ile çevirisi arasında boğulduğum bir kitaptı.
İnsanların söylediklerine bakılırsa, sanki bütün olumsuzluklar ve kötülükler hep öldürülme tarafında toplanmış; öldürülmemekte ise bunlardan hiçbiri yok... Fakat akıllı insanlar başka türlü düşünüyor. "Bir kılıcın acımasız vuruşuyla düşmek,' diyor Jeremy Taylor,',"hiç kuşkusuz şiddetli bir sıtmadan ölmekten daha az dünyevi bir kötülüktür ve balta da (buna gemi marangozunun çekicini ve demir küsküyü de ekleyebilirdi) boğazı sıkan ipten çok daha az acı vericidir."
Dünya, Baylar genel olarak son derece kan düşkünüdür, insanların bir cinayet olayından bütün istedikleri bol bol kan dökülmesidir; bu açıdan çarpıcı ve göz alıcı bir gösteri onlar için yeterlidir.
Özel mülkiyet üzerinde çıkan bir yangında, komşunun felaketi nedeniyle duyulan acıma başlangıçta bizi, bunu seyirlik bir olay
gibi görmekten alıkoyar. Ama belki de yangın kamu binalarıyla sınırlı tutulabilir! Ne olursa olsun, olayı bir felaket sayıp bir kez üzüntü borcumuzu ödedikten sonra, kaçınılmaz biçimde ve hiç çekinmeksizin bir sahne gösterisi gibi seyretmeye devam ederiz. Büyülenmiş gibi bakan kalabalıktan "Ne büyük! Ne muhteşem!" gibi bağırışlar yükselir.