Göreceli güzellik olgusunun, herkesin gözünde aynı olduğunu hissettiren ve bu güzelliğin; çirkinden farkının olmadığı bir “pürüzsüzlük” kavramıyla ayırt edilemeyecek kadar sahte olduğunu vurgulayan bir kitap.
Güzellik ve estetik odaklı olan herkesin, görmek istediği gibi gördüğü obje, bu objenin üzerinde oynandığında çirkin kavramının bile olmayacağını gösterir.
Ve aşikardır ki; göze hoş gelen güzel, göze hitap etmeyene çirkin dediğimiz bir algımız var.
Sen çirkinsin diyemediğin yerde, başkası için güzel olan o objenin; fikirleri ayıramayacak boyuta dönüştürdüğü bir “pürüzsüzlük”.
Bu algıya göre; salt çirkinlikten ziyade, saf güzellik yok oluyor. Görülen “şey”in özüne inme duygusu çirkinliği barındırdığı için, harcanan çaba doğrultusunda bu kadar pürüzsüz olmasını sağlıyor.
Teknolojinin her geçen gün; hızla büyüyen dalgalar halinde üzerimize geldiği bu günlerde, tek kaçışımız olan estetik, sizce güzeli kurtarır mı?
Yoksa bu teknolojiye kurban gitmeyi göze aldığımızı sanıp, boğar mı?
Kitap; genel hatlarıyla yukarıda bahsettiğim çerçevede yazılmış 14 denemeden oluşuyor.
Son olarak çağımız sorunu olan, bu estetik görünüş olgusuna; felsefi çıkarımlarla ışık tutmaya, sorunun özüne inmeye ve bu algının üzerimizdeki etkilerine değiniyor.