Bilgelik, yavanlığın karşıtlığıyla pırıldar; bilgi, cehaletin karşıtı olarak değerlidir; ışık, karanlığın karşısında güzelliktir ve övgüye layık her şey, ötekilerin değersizliğiyle değer kazanır.
Eskiler şu mantığı yürütmüşlerdi: doğada nasılsa, sanatta da öyle olmalıdır; oysa çoğu durumda doğa dört parçaya bölünmüştür. Dört o halde temel sayıdır. Dört sayısı ana yönlerin, ana rüzgârların, ayın safhalarının, mevsimlerin sayısıdır; dört Timaios’un ateş tetrahedronunu oluşturan sayıdır ve Âdem adı dört harfle yazılır. Öyleyse, kollarını açan bir adamın genişliği yüksekliğine eşit olduğundan; böylelikle tabanı ve yüksekliğiyle ideal kareyi meydana getirdiğinden, Vitruvius’un da düşündüğü gibi, insanın temel sayısı da dört olmalıdır.
Platon'a göre vücut, ruhu hapseden karanlık bir mağara olduğuna göre, duyularca görülenin aklın gördüğü tarafından örtülmesi gerekir, ki bu da diyalektik sanatlardan birini yani felsefe bilmeyi gerektirir. Bu nedenle herkes gerçek Güzelliği kavrayamaz. Buna karşılık, kelimenin gerçek anlamıyla sanat, gerçek Güzelliğin sahte bir kopyası olup, ahlaki açıdan gençliğin eğitimi için zararlıdır; bu nedenle okullarda yasaklanması ve yerine evrenin matematiksel öğretisine dayandırılan Geometrik şekillerin Güzelliği'nin konması doğrudur.