Güzellik Bir Yaradır, Endonezya edebiyatından okuduğum ilk eser ve çok ama çok sevdim. Eka Kurniawan, Endonezya’da hayali bir şehir olan Halimunda’da yaşayan bir fahişe ve üç kuşak ailesinin hikayesi üzerinden, ülkesinin acılarla dolu tarihini anlatıyor aslında. Uzun bir süre Hollanda’nın sömürgesi olan ülkenin, 2.Dünya Savaşı sırasındaki Japon işgaline, binlerce insanın katliamıyla sonuçlanan antikomünizm savaşına ve askeri darbelere uzanan hikayesini, fantastik ve mistik ögelerle harmanladığı yer yer sarkastik ve her satırda okuru büyüleyen bir masalla anlatıyor yazar. Hem bir ülkenin hem de bir tarihsel süreçte bu ülkedeki kadınların yaşadığı sömürüyü okuyoruz. Tarihsel gerçekleri kültürel ve yerel inanç ve geleneklerden de beslenen fantastik ögelerle zenginleştirmesi muazzam. Bunun yanında kitap, aslında oldukça uzun bir tarihsel dönemi, buna bağlı olarak sayıca fazla karakterle anlatmasına rağmen, hiçbir karakter bir diğerinin gölgesinde kalmadığı gibi, kitap boyunca hiçbir hikaye de bir diğerinden geri planda kalmamış. Karakterlerin hepsi çok derin, anlatılan tüm masalsı hikayeler sağlam bir zemine oturulmuş ve incelikle işlenmiş. Kurguda hiç kopukluk olmadığı gibi, aksine oldukça sürükleyici ve akıp giden bir eser. Elimden bırakamadan, nasıl bittiğini anlamadan okudum. Hem büyülü gerçekçilik, hem bir ailenin kuşaklar boyu hikayesi denince akla ilk gelen eser olan Gabriel Garcia Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık’a da benzetiliyor eser. Bu açıdan bakıldığında öyle gibi görünse de bence Eka Kurniawan’ın tarzı ve üslubu Marquez’den biraz daha farklı. Yıla harika bir başlangıç yapmama vesile oldu kitap, mutlaka tavsiye ederim.