Habbâb Bin Eret ve Sebât

Ali Haydar Zuğurlu
Esirliğin ilk günü
Ellerimizi sıkıca bağlayanlar, bedenlerimizi esir edenler, özgür ruhlarımızı asla bağlayamaz, asla esir edemezler. Habbab bin eret
Sayfa 14
İstedim ki,Mekke'de Yasir veya Sümeyye olayım.Zalim müşriklerin işkenceleri altında ruhumu teslim edip kanımla çöllerde güller yetiştireyim.
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Küfrün ve şirkin önünde asla boyun eğmez. ... Başına bir musibet gelen mü'min , ateşe giren demire benzer; pası gider cevheri kalır.
İnsan
Mü'minler, kâr-zararı, ahlâk -ahlâksızlığı birbirine karıştıran,helal haramı harmanlayan tefecilerin,hatta "kârlı ticaret"deyip namus satanların kirli dünyasından beridirler.Gerçekten kazanç ve kaybetmenin neler olduğunun farkındadırlar.
Sayfa 112Kitabı okudu
O, defalarca içlendi, öfkelendi ve söylendi: -Ellerimizi sıkıcı bağlayanlar, bedenlerimizi esir edenler, Özgür ruhlarımızı asla bağlayamaz, esir edemezler.
Ey Müslümanlar!Allâh Rasûlü(s.a.v) bir beşerdir.Elbette Rabbine dönecektir.Fakat O'nun dâvası kıyamete kadar devam edecektir.Bu Allah'ın vaadidir.Bu dâvayı mü'minler üstlenir, omuzlar,savunur ve uğruna mücadele eder.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
Hz. İbrahim (a.s.) Kâbe'yi inşa etmeden önce putları kırarak gelmişti. O gün O'na cephe alanlar, putları kırdığı için O'nu ateşe atanlar, şimdi Mekke'de heykel yapıp, put dikiyorlar, bunlar putçu Nemrut'un yolundan mı gidiyorlar? "Her put heykeli, belli bir insanın düşüncelerini simgeler. Put heykeline gösterilen saygı, putun temsil ettiği kimsenin düşüncelerine olan bağlılığın göstergesidir. Yoksa insanların; kendisine bile faydası olmayan, heykellerin önünde saygıya durmaları neyi ifade eder? Kendi üstünlüğüne inanan insanın, cansız taş, ağaç ve demirden yapılmış heykellere kulluk edip, saygıya durmaları akıl karı mı? "
Habbâb, "Lâ ilâhe illâllah Muhammed'ün Rasûlullah" diyerek imanla küfür arasına kesin bir çizgi çizdi. Hayatının en önemli tercihini yaptı. Bu, Allah Tealâ ile bir antlaşma ve bütün insanlara karşı İslâm'ı yaşanılacak din olarak kabul etmenin ilânıydı. Çünkü 'Lâ ilâhe illâllah' dilin kolaylıkla söylediği etkisiz bir kelime değildi. Aksine uğruna bedenlerin lime lime olacağı kadar etkili ve haşmetli bir kavramdı.
Habbâb'a: -Bilmem! Siz de hatırlar mısınız? Bu çocuğu izlerken putları sevmeyen Kühafe oğlu Ebû Bekir'i hatırladım. Ebû Bekir daha çocukken, biri onu Kâbe'deki putların önüne götürüp: "İşte senin ulu tanrıların!..." demişti. Küçük Ebû Bekir, bir süre putlarla baş başa kaldıktan sonra bir tanesinin önünde durarak söyle demişti: "Karnım aç, haydi beni doyur!" ama put yerinden kımıldamamıştı. Bu kez: "Elbisem yok, bana bir elbise ver!" Puttan yine ses çıkmayınca küçük Ebû Bekir, yerden bir taş alarak puta fırlatmıştı. Put yüz üstü yere çakılarak kırılmıştı. Küçük Ebû Bekir, kendisi gibi küçücük bir çocuğun taşıyla yere serilen putun hiçbir işe yaramadığını o çocuk aklıyla anlamıştı. Allah Ebû Kûhafe oğlu Ebû Bekir'den razı olsun. O küçücük haliyle putperestlere iyi bir ders vermişti.
Reklam
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla Âlemlerin Rabb'ine hamd olsun salât ve selâm İnsanların en sebâtkârı Hz.Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ve onun dâvasını sabır ve sebâtla yürütenlerin üzerine olsun...
Habbâb duygu yüklü ifadelerle: Ne yana baksan, sonu kıyamet günü İnsana kalır mı dünü, bu günü. Yok denilse de inkâr edilse de, Elbette gelir hesap günü..
Ellerimizi sıkıca bağlayanlar, bedenlerimizi esir edenler özgür ruhlarımızı asla bağlayamaz, esir edemezler.
Hayatı ve ölümü elinde bulunduran ancak ve ancak Allah Teala'dır. Ve dönüş de O'nadır. Öyleyse şu kısacık dünya hayatında, İslam adına sabırla, sebatla mücadele edip mümin olarak gitmek en büyük gayemiz olmalıdır.
Sayfa 93 - Fecr Yayınları