Hatta İmam Müslim gibi büyük bir muhaddisin, kendisine sorulan bir hadisi ararken, uyumamak için fazla miktarda aldığı belâzur sebebiyle vefat ettiği rivayeti, meselenin ne derece ciddi olduğunu bir başka açıdan belgelemektedir.
... imam Müslim gibibbuyuk bir muhaddisin, kendisine sorulan bir hadisi ararken, uyumamak için fazla miktarda aldığı belazur sebebiyle vefat ettiği rivayeti , meselenin ne derece ciddi olduğunu bir başka acıdan belgelemektedir.
Hadis edebiyatı genelde yüz yüze eğitimle (sema) hocadan alınan yetki (icâzet) sonucu rivayet edilen nüshalardan oluşmaktadır. Bunlar, müellif-musannif nüshalarının aynısı olmak, bunu da sema', mukabele, ve ferağ kayıtlarıyla ortaya koymak ve tetkike açık tutmak gibi son derece bilimsel ve güven verici özellikler taşıma imtiyazına sahiptir.
Müellif/musanniflerin hatt-ı desti ile yazılmış orijinal nüshaların, zamanın tahribinden kurtulup günümüze ulaşamamış olması, -bizim için bir şanssızlık olmakla beraber- mevcut kaynaklara güven duyulmamasını gerektirecek bir eksiklik de değildir. Zira, bir hocadan rivayet izni alınmış nüsha varken, hocanın kendi nüshasını aramaya aslâ ihtiyaç yoktur. Geçmişte de yani hoca hayatta iken -asıl nüshaya ulaşma imkanı varken bile- böyle bir yola gidilmemiş, müellif nüshaları aranmamış, semâ yoluyla alınıp rivayet edilen nüshalar yeterli görülmüştür.