Hadis Günlüğü

Münib Engin Noyan

Quotes

See All
Râsûl-i Ekrem (s.a.v.) “İbadetin/kulluğun âfeti ara vermektir!” ikazıyla, sözgelimi, çoğumuzun ne yazık ki pek fazla önemsemediğini gördüğüm “namaz kılmaya ara verme” ya da “namaz kılmayı savsaklama” eğiliminin, her Mü’min ve de Mü’mine müslümanın olmazsa olmazı kulluk ibadet şuurunun önce zayıflamasına, sonra da tamamen kaybolarak imanımızın da elden gitmesine yol açabilecek “önlenmesi imkansız felaketlerin en büyüğü”ne dönüşeceğini hatırlatıyor bizlere!
Mefhâr-i Mesrûr-i Âlem (Âlem(ler)in sevinç/mutluluk veren iftihâr kaynağı) Hüccet olub zâtı bütün âleme Mefhâr o’dur nev’-i âdeme (Nahîfî) (Zâtı bütün âlem için Hak ve Hakîkat’in delilidir; O’dur insan nesli için iftihâr kaynağı)
Reklam
Bedru’d-Ducâ (Derin, kopkoyu karanlığı aydınlatan mehtâb) Beyt-i ma’mûrundur ey bedr-i ducâ Her zünûb emrâzına dârü’ş-şifâ (Mihrî) (Ey, derin, kopkoyu karanlığı aydınlatan mehtâb! Kâbe’n her türlü günâhın yol açtığı hastalıklar için bir şifâ yurdudur)
şu da hiç tartışma götürmez bir hakîkattir ki, mübarek Kur’ân’ın katışıksız/sâf “Kelâmullâh” oluşunun en büyük delillerinden biri de o eşsiz ve benzersiz, taklîd edilmesi asla mümkün olmayan muhteşem ve muazzam üslubu, yani “fesâhat”i ve “belâgat”ıdır.
Bursa Ulu Camii’nin cümle kapısındaki külâhta yer alan mübarek Hadis-i Şerif’lerden biri, kelimenin tam mânâsıyla aklımı başımdan aldı: “el Mu’minu fi’l-mescidi ke’s-semeki fi’l-mai ve’l-munafiku fi’l-mescidi ke’t-tayri fi’l-kafes” Yani, “Mescidin içindeki Mü’min, suyun içindeki balığa benzer! Mescidin içindeki münafık, (ise) kafesin içindeki kuşa benzer!”
Hiç kuşku yok ki, Âlemlerin Rabbi Yüce Allah tarafından yerine getirmekle emredildiğimiz bütün ibadetler, aslında ve özünde dünya hayatımızda karşımıza çıkması kaçınılmaz olan bütün "acı, sıkıntı ve imtihan"ı başarıyla verebilmemiz,bu "meşakkat"in altından hakkıyla ve başarıyla kalkabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz şuuru ve gücü bize vermeye yarıyor.
Reklam
Cahiliye Entelektüelliği
.........Yıllar süren, uzun ve yorucu bir işten sonra nihayet Hak ve Hakikat i bulabilmiş olmanın en büyük heyecanı içinde, bana mutlaka ve bir an evvel Hadis i Şerif ler ve siyer ile de tanışıp onlarla iyice hemhal olmam gerektiğini hatırlatan Mümin ve de Mümine Müslüman kardeşlerime, Hz Ömer e atıfta bulunarak "Kefana Kitabullah" - "Allah ın kitabı bize yeter!" diyordum. Büyük bir nezaket göstererek fazla ses çıkartmıyorlardı bu ukalalığıma - besbelli Hz Ömer e hürmeten ve henüz hidayet bulmuş bir kardeşlerini fazla zorlamamak, hatta kırmamak için. Doğrusu ben de o günlerde o tavrımın, tabiri caizse, " cahiliye entelektüelliği" dönemimin henüz kurtulamadığım bir tortusundan kaynaklandığını fark edemiyordum bir türlü ;öylesine kapılmıştım, kendimi haklı görmenin tatlı sarhoşluğuna! Ta ki günlerden bir gün, içlerinden biri, can dostum İsmet ben 'çiçeği burnunda taze Müslüman ı' şöyle adamakıllı bir sarsıp silkələyir, yine tabiri caizse 'nefs i entelektüelliye' mi kırmanın artık kaçınılmaz hale geldiğine karar verip de :"İyi söylüyorsun, doğru söylüyorsun ama Hz Ömer bu sözü söylediğinde, Hz Peygamber sağdı henüz! Kitabullahın hayata en doğru şekilde aktarılabilmesi için sözleriyle, davranışlarıyla ortaya koyduğu rehberlik canlıydı, gündelik hayatın olmazsa olmaz bir parçasıydı.............
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.