Hafıza Sanatı

Frances A. Yates

Hafıza Sanatı Gönderileri

Hafıza Sanatı kitaplarını, Hafıza Sanatı sözleri ve alıntılarını, Hafıza Sanatı yazarlarını, Hafıza Sanatı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Phaidros belagat hakkında bir risaledir; burada belagat, kişisel ya da siyasi menfaat için kullanılacak bir ikna sanatı olarak değil, hakikati dile getirme ve dinleyenleri hakikate ikna etme sanatı olarak ele alınır. Bunu yapma gücü ruhun bilgisine dayanır, ruhun hakiki bilgisi ise İdeaların hatırlanmasını içerir. Hafıza belagat sanatının parçalarından biri olarak bu risalenin içinde bir "bölüm" teşkil etmez; Platoncu anlamıyla hafıza bütün yapıtın temelini oluşturur.
Fakat Aristoteles'in aksine Platon, duyuların bıraktığı intibadan türetilmiş olmayan bir bilginin var olduğuna, ruhun bu dünyaya düşmeden önce bildiği İdealara, gerçeklere ait biçim ya da kalıpların hafızamızda gizil olarak bulunduğuna inanır. Hakiki bilgi, duyuların bıraktığı intibanın izlerini, dünyevi şeylerde ancak birer yansıması bulunan daha
Reklam
Kimi insanlar gayet şiddetli bir uyaranla karşılaştıklarında dahi, hastalık veya yaş nedeniyle hiçbir kaydını tutamazlar, bir uyarıcıyı veya mührü akan suyun üstüne basmaktan farksız bir durumdur bu. Mührün üstündeki desen onlarda hiçbir iz bırakmaz, çünkü eski bir binanın duvarları gibi yıpranmıştırlar veya etkiye maruz kalan yüzey kaskatıdır. Bu nedenle, çok genç veya çok yaşlı kimseler zayıf bir hafızaya sahiptirler; gençler büyümekte oldukları, yaşlılar ise çöküş sürecinde oldukları için bir değişkenlik halindedirler. Benzer bir nedenden ötürü, çok hızlı ya da çok yavaş kimselerin de iyi bir hafızaya sahip olduğu söylenemez; ilk grup olması gerekenden daha mayidir, ikincisiyse daha sert; ilkinde resim kalıcı olamaz, ikincisindeyse hiçbir iz bırakmaz.
Aristoteles duyu algılarından edinilen zihinsel resmi bir ressamın yaptığı portreye benzetir; "kalıcı bir hal aldığında hafıza olarak tanımladığımız" resimdir bu. Zihinsel imgenin oluşumunu ise balmumu üstüne mühür yüzüğüyle damga vurmak gibi bir harekete benzetir. İzlenim uzun süre dayanacak mı yoksa hemen silinip gidecek mi, işte bu kişinin yaşına ve mizacına bağlıdır.
Skolastiklere v e onları izleyen hafıza geleneğine göre, hafıza tekniği teorisi ile Aristotelesçi bilgi kuramı arasında her ikisinin de hayal gücüne atfettiği önem açısından bir temas noktası bulunuyordu. Hafıza tekniğinde imgelerin kullanımına dayanak oluşturmak için, Aristoteles'in zihinsel bir imge olmadan düşünmenin imkansızlığına dair önermesi sürekli gündeme getirilir. Aristoteles'in kendisi de hayal gücü ve düşünce konusunda söylediklerini açıklamak için hafıza tekniği imgelerine başvurur. Düşünmek, istediğimizde yapabildiğimiz bir şeydir, der, "çünkü tıpkı hafıza tekniğini icat edenlerin imgeler inşa ederken yaptıkları gibi, şeyleri gözümüzün önüne getirmek mümkündür". Üstünde düşünülecek zihinsel imgelerin bilinçli seçimini, hafıza tekniğinde hatırlamayı sağlayacak hafıza imgelerinin bilinçli olarak kurgulanmasıyla karşılaştırır.
Aristoteles'in hafıza ve hatırlama üstüne teorisi, Ruh Üstüne'de ortaya attığı bilgi kuramına dayanır. Beş duyu tarafından aktarılan algılar ilkin hayal gücü tarafından işlenir, böylelikle oluşan imgeler idrak yetisine malzeme sunar. Hayal gücü, algı ile düşünce arasında bir aracıdır. O halde, her bilgi son kertede duyu algılarından türemiş olmakla birlikte, düşünce ham haliyle duyu algılan üstünde değil, bunların hayal gücü tarafından işlenmiş, özümsenmiş biçimi üstünde çalışır. Düşüncenin daha üst süreçlerinin işleyişini mümkün kılan şey ruhun imge üreten kısmıdır. Bu yüzden, "ruh hiçbir zaman zihinsel bir imge olmadan düşünemez"; "düşünme yetisi, ürettiği biçimleri birer zihinsel imge olarak düşünür"; "algı yetisi olmayan biri asla hiçbir şey öğrenemez, anlayamaz; farazi olarak düşünürken bile insan üstünde düşünebileceği zihinsel bir imgeye sahip olmak zorundadır".
Reklam
47 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.