1700’ün sonları ve 1800’ün başlarında yıllar boyunca Anadolu topraklarını, Arap ülkelerini ve doğuyu gezen Polonyalı bir yazar olan Potocki’den incecik ama dolu dolu bir kitap “Hafız’ın Yolculuğu”...
Bahr-el-Nur adlı eserine yeni bir cilt eklemek üzere Musul’dan Kaledonya Adaları’na doğru seyahate çıkan bilgin Ebu Hanife (nam-o diğer Hafız)’nin, Bağdat’a giden aynı kervanda dost oldukları derviş Hacı Bektaş ile birlikte yaşadıkları yolculuk macerasını, karşılaştıkları insanlarla ve çoğunlukla kendi aralarındaki sohbetlerini içeren 53 sayfalık bir kitap...
Hafız her ne kadar Kaledonya Adaları’na kadar gidemeden Musul’a dönse de Hamadan, El-Katif, Kafah, Basra ve Şiraz kentlerinde, Bektaş ile birlikte karşılaştıkları insanlarla yaptıkları konuşmalar ve bu konuşmalar üzerine kendi aralarındaki etkileyici ve dersler çıkarılacak sohbetleri keyifli bir okumaya vesile oldu. Yorumu zor ama üzerinde düşünülmesi gereken bölümleri bol bir kitap...
En sevdiğim yeri alıntı olarak paylaşıyor ve iyi okumalar diliyorum.
Sevgiyle...
.
“İki erkek kardeş, Fırat’ın kolları gibidir, gelgelelim, dostların çöldeki sellerden farkı yoktur. Yolcu, dostlara güvenip yola koyulur, ama yanlarına vardığında kurumuş olduklarını görür, susuzluktan ölür ve onlara güvendiği için pişmanlık duyar, ama artık çok geç olmuştur. Dostlar, çöldeki seller gibidir.” (S.51)