Kitap hakkında ne söylesem az kalır sanırım. Bir çırpıda okuyup bitirmek isteyeceğiniz, sarsıcı ve bir o kadar da üzücü bir kitaptı benim için. Hakkari’nin pir köyüne öğretmenlik için yolu düşen bir adamın orada yaşadığı zorlukları, dilini bilmediği bir köyde insanlarla anlaşmaya çalışmasını, onlara kendi dilini, bildiklerini öğretirken aynı zamanda kendisinin de orada yaşamayı öğrenmesini okuyoruz. Kitapta; ölen bebekleri, yetersiz yaşam koşullarını, sağlık hizmetinin olmaması yüzünden ölen insanları, yoksulluğun bu kadar acı bir şekilde yüzümüze vurulmasını öyle güzel anlatmış ve hissettirmiş ki sizde kitapla beraber orada o zor koşulları hissedip empati kurabiliyorsunuz. Beni en çok üzen şey de bunların sadece kitapta değil günlük yaşamda hâlâ olması, hâla birilerinin kötü koşullar yüzünden bu şekilde yaşamak zorunda olduğunu bilmek oldu. Umarım gelecekte daha adaletli, bütün insanların daha insancıl şartlarda yaşadığı bir dünya kurabiliriz çocuklarımıza. Herkese şimdiden iyi okumalar.