İlk defa yazarın kaleminden dökülenleri okudum, açıkçası bu kadar derinden sarsacağını bilseydim doğru zamanını beklemezdim kendimce. Kitap roman diye geçiyor fakat şiir tadında satırlar. Yazara özgü bir yaklaşım yine göze çarpıyor. Bu kitap hakkında söylenecek çok şey var ve bir o kadar da yok. Doğuda çalışan meslektaşlarımın, ulaşımı zor köylerin, hastalıktan kırılan bebeklerin, portakal nedir bilmeyen insanların, kapısı ve penceresi olmayan okulların hikayesi bu, hayır bir roman değil. Olsa olsa hakikat… Yazıp çizdiğimiz çoğu şey, belki de sadece satırlara dökülüyor, oysa zor şartlarda yaşayan onlar ve unutulmamalı hiçbiri. Bu kitabı okurken birden fazla duyguyla sarmalandım, öğretmen olmamın etkisi ve minneti de eşlik etti. İnsan, yalnızlıktan delirmeye yakınlaşıp, yine nasıl kendi içinde bulup kalabalığı o delilik halinden uzaklaşabilir ve arkasından mutluluk gelip seni bulabilir? Bu sorulara Edgü çok güzel cevap vermiş hem de abartısız. İyi ki yazmış, iyi ki okumuşum….