Quotes

See All
Ben içerik olarak pek beğenmedim sınıfta kaldı benim için
Küçük Bir Sığınak
Halep'te sur dışı yerleşimler daha Emeviler zamanında başlamış ve varoşlar kentin kuzeyine ve doğusuna doğru yayılmışlardı. Yayılmışlardı, lafın gelişi elbette, hemen hiçbir güvenliğin olmadığı o yıllarda, sur dışında kalmak mecburiyetten ve yoksulluktan başka bir şeyle açıklanamazdı. Bir bela ya da kıtlık olduğunda şehrin kapılarının kapatıldığı ve kapının önüne konanlarin her zaman işsiz ve yoksullar olduğu biliniyordu. Kent 1516 yılında Osmanlı hükümranlığı altına girdikten sonra güvenlik sorunu büyük ölçüde ortadan kalktı.
Sayfa 69 - Can Yayınları
Reklam
"Her kent yuttuğu, kendi çıkarları doğrultusunda durdurup sonra yeniden saldığı hareketlerden meydana gelmektedir. Ekonomik hayatın imgeleri, hareketlerin, yolların ve yolculukların imgeleridir."
İyi de,tanrılar gibi onu da biz icat ettiysek-ki aksini düşünmek için bir sebep göremiyorum- zaman büyük gücünü nereden alıyordu? Ölüm korkusundan mı? Düşününce ölme garantisinden daha adil dağıtılmış ne vardı? Tamam,zamansız ölüm her kültürde yaralayıcıydı ama bence zamanın esas korkutucu yanı,dünyada bir iz bırakmadan geçip gidecek olmamızdı.Unutuluş korkusu.Öleceğini bilmekten çok unutulacağını bilmek,çoğu durumda buydu yıkan insanı.
Çarşıdan Labirent
O günün dünyasında (16. yy) ticaret dendi mi, akla Akdeniz geliyordu. Doğu ile Batı arasındaki bağlantı noktasıydı burası. Akdeniz'de bu bağlantıyı sağlayan iki büyük kent ve liman vardı. Biri, Kahire ve limanı İskenderiye, diğeri ise Halep ve limanı Trablusşam (daha sonra Trablusşam, yerini XVII. yüzyılın başında İskenderun'a bırakacaktı.).
Sayfa 54 - Can Yayınları
Otomatik olarak düşünülen şeylerin sinsi alışkanlığından kurtulmak için insanın sürekli tetikte olması gerekiyordu.
Reklam
Taş ve Zaman
... zaman büyük gücünü nerden alıyordu? Ölüm korkusundan mı? Düşününce ölme garantisinden daha adil dağıtılmış ne vardı? Tamam, zamansız ölüm her kültürde yaralayıcıydı ama bence zamanın esas korkutucu yanı, dünyada bir iz bırakmadan geçip gidecek olmamızdı. Unutuluş korkusu. Öleceğini bilmekten çok unutulacağını bilmek, çoğu durumda buydu yıkan insanı.
Sayfa 23 - Can Yayınları
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.