SimoN
Haliç’in etrafında yaşayan insanlara bakıyordum; onlar
parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta bir kısmı piknik
yapıyordu, bu kötü kokudan sanki hiç rahatsız değillerdi.
Bu durum bana çok tuhaf gelmişti.
Demek ki, kötü bir ortamda bulunan insanlar bir müddet sonra oraya uyum sağlayıp
alışıyorlar ve bu ortamın çirkinliğini göremiyorlardı.
Ne kadar kötü ve sağlıksız bir ortamda bulunulursa bulunulsun bir süre sonra kişinin bünyesi bu duruma uyum sağlayarak kötülüğün farkına yaramıyordu.
Bir an için düşündüm. İnsanın içinde bulunduğu koşullara
gösterdiği uyum, pis kokan bir ortama bile uzun süre kalınca
alışması, bunu kabullenmesi sadece fiziki ortamla mı
ilgiliydi? Yoksa düşünceler, sosyal davranışlar, etik kurallar
gibi toplumsal hayatı etkileyen unsurlar için de geçerli miydi? Aynı şekilde ortama uyum sağlama anlayışını toplumsal
hayatın bütün alanlarına yansıtarak, içinde yaşadığımız çok
kötü ortamı bile normalleştirmiştik, dolayısıyla hiçbir
rahatsızlık duymadan yaşıyorduk.
İnsanlar uzun süre kaldıkları ortamda yanlışlıklara,
hatalara ve bütün anormalliklere alışıyor, uyum sağlıyor.