Çanakkale savaşı sürüyor, eli silah tutan erkekler cephede. Karadeniz açıkları tehlikeli. Rumlar, Ruslar ve korsanlar kol geziyor.
Bir de içimizdeki düşmanlar var, savaştan kaçıp halka rahat yüzü göstermeyen, kadınlarımıza sarkıntılık eden asker kaçakları.
Anlayacağınız düşmanın her yanımızı sardığı bir dönem anlatılıyor.
Geride kalan yaşlılar, çocuklar ve kadınlar kısıtlı imkanlar ile hayat mücadelesi veriyor. Yiyecek, güvenlik ve huzur yok.
İşte bu dönemde Cideli Temel Reis, gelini Halime ve torunu Memiş için tehlikeyi göze alarak denize açılıp ailesine bakmak istiyor ama ömrü yetmiyor. Evin geçimini sağlayacak erkek kalmadığı vakit iş başa düşüyor ve Temel Reis'in sandalı ile denize açılma görevi Halime geline kalıyor. Böylece Halime ve üç küçük yardımcısının Karadeniz serüveni başlıyor.
Vatan sevgisinin cinsiyete veya yaşa değil de yüreğe baktığını bir kez daha görüyoruz. Koca koca erkekler askerden kaçarken "kadın hâliyle" denizlerde fırtına gibi esen, Millî Mücadele'ye yardım etmek için silah kaçıran ve gerektiğinde yiğitçe savaşan Halime Kaptan'ın hikâyesini çok sevdim.
Puan kırdığım tek kısım yazarın bazı olayları hızlı geçmesi. Hikâye yarım kalmıyor ama o aralarda neler olduğunu okumak isterdim.
İyi okumalar efenim.