Geleneksel sufi anlayış kuşkusuz özün fışkırmasını benimsemiştir. Fakat Sufiler bu tür bir tartışmayı anlamsız görmektedirler. Onlar için hakikati herkese anlatmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Herkes doğruyu kavrayamaz. Çilekeş, abdal, veli hakikati kavrar; anlatması gerekmez. Anlayana ne mutlu... Oysa Hallac, geleneksel sufi inanç doktrinini herkese duyurmak istemiştir. Böyle olabilenlerin; Allah aşkına sarılanların; “Evren-insan-Allah” monizmini (tekliğini) hissedenlerin gerçek Müslüman olduğunu anlatmak uğruna Hallac ölmüştür. XVII. yüzyıl düşünürü Spinoza da monist bir tanrı anlayışındadır. Ancak onun monist tanrısı evrensel determinizmin ta kendisidir. Evrenin tüm kuralları tanrının tezahür edimleridir. Bizim de içinde bulunduğumuz ve olurken oluşturduğumuz bu tür bir varoluş tanrısallığın ta kendisidir. Hallac'ı bu nedenle Sufiler terketmiştir. Oysa sufiliğin felsefesini sistematik olarak Hallac formüle etmiştir.