Naklederler ki, onu darağacında astıklarında iblis yanına geldi ve, “Bir ene [ben] sen dedin, bir ene de ben (sen ‘Ene’l-Hakk,’ dedin; ben ‘Ene hayrun minhü’ [Ben ondan hayırlıyım]). Nasıl oluyor da bu yüzden senin üzerine rahmet yağdırıyor, benim üzerime ise lânet?” diye sordu. Hüseyn cevap verdi: “Nedeni şu: Sen ‘ene’ dedin, kendini ortaya koydun. Ben ‘ene’ dedim, kendimi ortadan kovdum. Benliği ortaya getirmenin iyi olmadığını, benliği ortadan kaldırmanın ise gayet iyi olduğunu bilesin diye bana rahmet, sana lanet etti!”
Şeyhülislam Abdullah- Ensari, "Hallac'i ne red ne de kabul ederim.
Çünkü şeriat âdâbına riayetde bulunmadı.
Fakat onu takdis edenleri, red eyleyenlerden ziyade hoş görürüm diye ihtiyâtkârlık göstermiş, şeriat adabına hürmetsizlik ettiğinden o felakete uğramış olduğunu söylemiş, lakin 24 saatte bin rekat namaz kıldığını, hatta idam edileceği günün gecesinde beş yüz rekat edá ettiğini haber vermiştir.
Şibli: "Halllac'in dediğini ben de diyorum, amma beni deliliğim kurtarıyor, onun aklı onu öldürüyor." diyerek Hallác ile hem-fikir olduğunu bildirmiştir.
Sayfa 22 - "Beni deliliğim kurtarıyor, onun Aklı onu öldürüyor."Kitabı okudu
Mansûr'un hayatı tamamıyla mazbût değildir. Vefeyâtü'l-A'yan müellifi onun idâmını şöyle anlatıyor:
"Halife Muktedir Billâh'ın * veziri Hâmid bin el- Abbas'ın meclisinde Kâdı Ebû Amr ve fukahadan bazı kimseler bulunurken Mansur'un bahsi geçti. Onu meclise getirttiler. Kâdı idâmı hakkında fetvå verdi ve kendi