Ama zaten, insanın yaşamını baştan aşağı değiştiren olayların süresi hep böyle kısacık değil midir? Çok kısadırlar, ama yoğunluğu ve yarattığı sonuçlar bakımından bir ömre bedeldirler.
Mevlâna, Şems'i tanıyınca, Tanrı'yı kitaplarda, bilgide, ilimde değil, kendi gönlünde aramaya başlar. Şems kendisine aynadır. Gönlünde bulduğu Tanrı'yı Şems'te görür. Şems'e olan aşkı budur. Şems, Mevlåna'nın onun aracılığıyla kendi gönlünde bulup yaklaştığı Tanrı'ya duyduğu aşkın sembolüdür. Şems'e olan sevgisi, Tanrı'ya olan aşkının ölçüsüdür. Bu aşkın kendisinde yarattığı sarhoşluğu şarabın sarhoşluğuyla sembolleştirmiştir. Bu durumda Şems hem saki, hem şarap, hem de şarap Satıcısı olmaktadır.
Gene gel, gene.
Ne olursan ol,
ister kafir ol, ister ateşe tap, ister puta,
ister yüz kere tövbe etmiş ol,
ister yüz kere bozmuş ol tövbeni.
Umutsuzluk kapısı değil bu kapı;
nasılsan öyle gel.
Fazla şey isteme ve kimseden daha fazla olma!
Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma.
Eğer fenalık görmek istemiyorsan,
kötüleyici, kötülük öğretici, kötü düşünceli olma!
Felsefenin amacı, akıl ve bilgi yoluyla evreni ve insanın evrendeki yerini açıklamak iken, tasavvufun amacı ilahi aşk yoluyla, sezgiyle, Tanrı'ya ulaşmaktır.
Eğer sen karşındakinde bir ayıp görüyorsan, gördüğün o ayıp sende bulunan ayıbın aksinden başka bir şey değildir. Önce sen kendini o ayıptan arındırmalısın. Kötülük, kin, kıskançlık, hırs, merhametsizlik, büyüklenme gibi bütün kötü huylar sende olduğu zaman incinmiyorsun da, aynı şeyi başkasında gördüğünde neden ürküp inciniyorsun. Oysa sen ondan incinip ürktüğün zaman, o da senden ürküp inciniyor. Sen onda ne görürsen, o da sende aynı şeyi görüyor. Bir fili sulamak için çeşme başına götürseler, kendi aksini suda görüp ürker. Ürktüğü kendisidir, oysa o başkasını görüp ürktüğünü sanır.
İnsan ne tümüyle kötü, ne de tümüyle iyidir. Hepimize düşen şey, karşımızdakinin iyi yönlerini yüceltmektir ki, kötülüklerinden uzaklaşsın ve biz de ona baktığımızda, o aynada kendi güzelliğimizi görebilelim.
Tanrı'ya ayna olma görevi göklere, yerlere ve dağlara değil de insana verilmiştir ama, insan gerçekten çok kötü ve cahildir, kendini "ucuza satmaktadır."