Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Adalet olan yerde güven, bu ikisinin olduğu yerde huzur vardır.
Sayfa 172Kitabı okudu
"Haşmetmehap, size katılmakla birlikte şu uyarımı göz ardı etmemenizi umuyorum. Evet, Türkler yalnız kılıçla savaşır, zırh kullanmazlar, ilkel savaş aletlerini kaç yüzyıldır kullandıklarını bile bilmiyorum. Bildiğim tek şey varsa o da bu barbarların kazandıkları sayısız savaşlardır. Türkler savaş meydanlarına ölmek için çıkarlar. O yüzden atacağımız her adımı en ince ayrıntısına kadar düşünmeliyiz. Aksi halde..."
Reklam
Sert rüzgarlar yüksek dağlarda eser.
İbrahim Peygamber, havada bir kuş misali uçarken Allah Cebrail'e emretti. "Yetiş İbrahim havadayken tut! Ona ben Cebrail'im, benden bir dileğin var mı diye sor." dedi. İbrahim Peygamber inancında o kadar samimiydi ki tereddüt bile etmeden Cebrail Aleyhüsselam'ın sorusuna "benim dileğim Allah'adır, sana değil. O varken senden niye isteyeyim. Ben onun kuluyum, ateş de onundur, nasıl dilerse öyle yapsın." diye cevap verdi. İbrahim Aleyhüsselam'ın Allah'tan gayrısından medet ummadığını belirtmesi Yüce Allah'ın o kadar hoşuna gitti ki ona" Halil'im yani dostum" dedi. Ve o günden sonra İbrahim peygamber'e "Halilullah" denildi. Yani "Allah'ın dostu." Yüce Allah ateşe şöyle emretti. "Ey ateş İbrahim'in üzerine soğuk ve selamet ol." Ve dostlarım dünya ateşi İbrahim'in gönlündeki Allah aşkı ateşine mağlup oldu. İbrahim Peygamber tam ateşe girecekken bir de baktı ki herkes ateşten sakınırken küçük bir karınca alevlerin üstüne üstüne gidiyordu. Merak etti ve sordu. "Ey karınca görmezmisin alevi, ne diye kendini yakmak istersin." "Ey Allah'ın elçisi ağzımda taşıdığım suyla ateşi söndürmeye geldim." " Sen o taşıdığın bir damla su ile alevleri göğe yükselen bu ateşi nasıl söndüreceksin?" "Sahi söndüremez miyim? Senin yanmana engel olamaz mıyım? Vah ki ne vah! Olsun söndüremesem de seninle beraber kül olmaya razıyım bari tarafım belli olsun." Ibrahim Peygamber'le birlikte ateşe dalan bu karınca için ateş cennetten bir bahçeye dönüşür.
Sayfa 127Kitabı okudu
Bir gün Hz. Musa ibadetini bitirdikten sonra bir ağacın altına oturur, hemen yakınındaki bir çeşmeyi seyrederken atlı bir savaşçının çeşmeye geldiğini görür. Şavaşçı su içmek için eğildiğinde boynundaki altın kesesi ıslanmasın diye çıkarır ve çeşme başına bırakır suyunu içip biraz rahatladıktan sonra atına binip oradan uzaklaşır. Hemen arkasından
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.