Anılar ve Acılar

Hangi Batı

Attila İlhan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Mustafa Kemal hareketi, bir kere emperyalist batıyla dövüşerek oluşuyor, eylem planında batıcı bile değil, batıcılığı ‘çağdaş uygarlık düzeyine’ ulaşmak için sonradan belirliyor ki, bu da teknolojik ve kültürel bir sorun! Yalnız burada Mustafa Kemal’i uluslaşmak sürecini yanlış anlamakla suçlayamayız, o batılılara öykünen bir Türk ulusu düşünseydi, ne Tarih Kurumu’nu kurardı, ne de Dil Kurumu’nu. Kafası besbelli bir bileşim sancısıyla rahatsızdı, bu bileşimin öğelerini Türk tarihi ve dilinde bulmaya çalışıyordu
Gazi, hiçbir zaman Batı medeniyeti gibi olacağız dememiştir. Çağdaş uygarlık seviyesi demiştir, muasır medeniyet demiştir. Peki muasır medeniyet seviyesi bir yere mahsus ve sabit midir? Asla. Bugün Batı'da olur, yarın Asya'da olur, öbür gün Afrika'da olabilir. Nerede olursa olsun Türkiye için hedef, seviyeyi yakalamaktır. O seviyeyi yakalamak için mücadele etmektir.
Reklam
Elimden tut yoksa düşeceğim. Yoksa bir bir yıldızlar düşecek. Attilâ İlhan...
a/ Türkiye'yi yalnızlığa itenler bütün dünya ülkeleri değildirler, aslında Türkiye'nin ittifaklarla bağlı olduğu, zor zamanlarında yardım edecek sandığı batılı ülkelerdir. b/ Bu davranış bu ülkelerin dost olmadıklarını gösterdiği kadar, bizim çeyrek yüzyıllık dış politikamızın ülkemizin çıkarlarına ve yararlarına göre ayarlanmadığını da açıkça gösterir. Çünkü sonuç ortadadır.
Sayfa 116 - Bilgi Yayınevi, 5. Basım, Mayıs 1999
" Ahmak, hayran olur, bağlanır, çünkü anlamaz; zeki, kuşkulanır dibini karıştırır, çünkü anlar."
Mustafa Kemal'de ulaşılması öngörülen 'amaç' Batı Kültürü ve uygarlığı değildir, 'muasır medeniyet seviyesi'dir. 'Batı kültürü ve uygarlığı' bu amaca ulaşılmak için bir araç olarak önerilmiştir. Asıl istenilen, ulusal bir kültürün, ulusal bir bileşimin yaratılmasıdır.
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
Geleceğe Dönüş | Mustafa Kemal Atatürk
“... bozuk zihniyetli milletlerde ekseriyet-i azime başka hedefe, münevver denen sınıf başka zihniyete maliktir. Bu iki sınıf arasında zıddıyet-i tamme, muhalafet-i tamme vardır. Münevveran, kitle-i asliyeyi kendi hedefine sevk etmek ister; kitle-i halk ve avam ise bu sınıf-ı münevvere tâbi olmak istemez. O da başka bir istikamet tayinine çalışır. Sınıf-ı münevver telkinle, irşadla kitle-i ekseriyeti kendi maksadına göre iknaa muvaffak olamayınca başka vasıtalara tevessül eder. Halka tahakküm ve tecebbüre başlar; halkı istibdatta bulundurmaya kalkar. Artık burada asıl tahlili noktaya geldik. Halkı ne birinci usul ile ne de tahakküm ve istibdat ile kendi hedefimize sürüklemeye muvaffak olamadığımızı görüyoruz, neden? (...) Memleketi kurtarmak için bu iki zihniyet arasındaki ayrılığı durdurmak, yürümeye başlamadan evvel bu iki zihniyet arasındaki tetabuku tevlit etmek lazımdır. Bunun için de biraz avam kitlesinin yürümesini tâcil etmesi, biraz da münevverlerin çok hızlı gitmesi lazımdır. Lakin halka yaklaşmak ve halka kaynaşmak daha çok ve daha ziyade münevverlere teveccüh eden bir vazifedir. (Mustafa Kemal Atatürk/ 20 Mart 1923)
Sayfa 7 - İş KültürKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.