Hanımların Gözüyle Bediüzzaman

Nuriye Çeleğen

Hanımların Gözüyle Bediüzzaman Quotes

You can find Hanımların Gözüyle Bediüzzaman quotes, Hanımların Gözüyle Bediüzzaman book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"O zaman bir heyecan dalgası vardı.
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'ye büyük sevgi duyuluyordu. Annem, okuma yazma bilmezdi. Ben risaleleri ezberler, anneme okurdum. Risaleler bana çok tesir ederdi. O günden sonra risaleleri her gün okuyor ve çok istifade ediyorum. Çocuklanma da şuurlu, imanlı, dinlerine bağlı yetişmeleri için Nur'ların hakikatleriyle yetiştiriyorum."
Arabanın kapısının açıldığını görünce koşarak elini öpmeye gittim. Cübbesinin kolları genişti ve ellerinin üstünü örtüyordu. Cübbesinden öptüm. Bana dua etti. Duasında ne söylediğini anlayamadım."Öylece dalmış, sevgi ve muhabbet dolu bir hayretle kendimden geçmiş bir vaziyette
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'ye bakıyordum. Bir de baktım ki teneffüs bitmiş, içeri girme zili çalmıştı. Hızla koşarak içeri doğru gidiyordum. Bu arada kapıda hocamızla karşılaşıp çarpıştık. Öğretmenim, kolumdan tutarak, nereden geldiğimi sordu. Aynı zamanda ben çok da çalışkandım. Öğretmen beni çok severdi. Ama zıt görüşleri olan birisiydi. Bediüzzaman'ın elini öptüğümü söyledim. Bana bir tokat attı. 'Hâlâ o ... arkasından mı gidiyorsunuz?' dedi." "Böyle bir davranış o zaman küçük ruhunuzda ne gibi bir tesir yaptı? Bediüzzaman sevgisini azalttı mı?" "Hayır. Bilâkis ziyadeleştirdi. Zaten aileden gelme, Bediüzzaman'a karşı bir muhabbet vardı. Sadece o hocaya karşı nefret duygusu verdi, o kadar..."
Reklam
Meryem Nine Seksen bir yaşında. İki yıl olmuş, Risale'yi tanıyalı. Risale okunurken dikkat kesiliyor, sanki... Hem de başka dilden bir kitabı bu derece huşu ile dinliyor. Meryem Nine'ye soruyoruz, Risale'de ne bulduğunu... Yere yatar gibi eğiliyor, elini kalbine götürüp cevap veriyor. "Dalıyorum, ona..." derken cismiyle de o dalışı gösteriyor, sanki... Anlatmaya başlıyor, Meryem Nine: "Benim ninem vardı; 103 yaşına kadar yaşadı. O her zaman şunu söylerdi: "Buraya bazı insanlar gelecek. Onlar Peygamber'in sünnetine uyacak, iyi ibadet yapacak. Onlar bize kurtuluşu getirecek.'c"Ninem hep onların gelmesini bekledi! Ben, ninemin ha ber verip, bekleyip durduğu kişilerin
Risale-i Nur
Risale-i Nur
olduğunu görüyorum."
"Üstad (
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
)esaretten çıktıktan sonra Van'a geldi, Atatürk'ün verdiği makamı almadı. 'Ben vatanımı göreceğim." Van'a gitmişti.
"
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'ye rahat vermediler. O zamanlar Bediüzzaman'la görüşen; Kur'an, Risale okuyan, hapse girerdi. Yasaklar devriydi. Sık sık arama olurdu. Jandarmalar gelmişti. En mahrem yerlere kadar aradılar." "Ne arıyorlardı?" "Risale. Hiçbir şey bulamadılar. Babamı alıp götürdüler. Tekrar serbest bıraktılar. Yine bir gün jandarmalar evi arıyorlardı. Üstad'ın babamda bir şeceresi vardı. Üstad vermişti."
Sürgünler, takipler, tahkikatlar... Ortada, saklanmak istenen bir gerçek vardı: Nurlar... Lâkin göz kapatmakla gece olur muydu? Güneş, hiç balçıkla sıvanır mıydı? İşte, buna en güzel misal Hatice Yıldız Anne idi. Çünkü onun beyi,
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'nin nurunu söndürmek isteyen bir vazifeli iken o, onun nurunu gizliden gizliye yayan bir fedaiydi.
Reklam
Ayşe Apa şu an o kadar çok üzülüyor ki o zaman bir âlim olarak bilip sahip çıktıkları
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'nin bu kadar büyük bir kişi olduğunu anlayınca "Ah, bilseydim o zaman daha çok, sık gidip pencereden bakardım." diyor.
Ne garip, değil mi? Hatice Yıldız'ın evi "Nur Risaleleri var" diye arandı. Halbuki onun beyi,
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'yi takip eden bir polisti!
Çocuk olan Ayşe Apa'nın, diğer çocuklar gibi ilgisini,
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
çekermiş. Caminin penceresinden gidip Bediüzzaman'a bakarlarmış. Birlikte baktığı arkadaşlarından birisinin de Hanişe Apa olduğunu söylüyor. Hanişe Apa 1995'te ölmüş. Ayşe Apa, "Kendim de bilmiyordum, nedenini; ama caminin penceresinden gidip hep bakmak istiyordum, onu görmek istiyordum." derken o günlerden anlattığı şöyle: "Dışarı çıkarken kıyafeti farklıydı, camide namaz kılarken farklı. Camide namaz kılarken kıyafeti güzeldi. Dışarı çıkarken ise güzel değildi! İlgimi çeken bir yanı, ayakkabısının birisi kaluş, birisi de elde örme çarık. Kendini genç bilmemeleri, ihtiyar bilmeleri için dışarı çıkarken böyle giyinirmiş!"
Evet, büyük zatlar dünyada bir "hoş seda"dan başka bir şey bırakmamışlardır. Acaba bıraksalardı büyükler arasında yer alırlar mıydı? Rabia Hanım'ın Konya'da bodrum katındaki evini görünce bu büyük zatlar hatırımıza geldi. O da bu kaideye riayet edenlerdendi. Kayınbiraderi
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'nin "Faniyim, fâni olanı istemem." prensibiyle yaşıyordu. Rutubetten yer yer dökülmüş evinin duvarında "Dost istersen Allah yeter." levhası asılıydı. Bundandır ki o, Hakiki Dostla ünsiyet içinde yalnız yaşıyordu.
56 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.