Osmanlı haremini dönemin ünlü padişah cariyeleri serisinden okumak yerine harem ağası açısından okumak oldukça değişik oldu. Bu halini de sevdim. Harem dedikodusu ve harem kuralları detaylıca akıcı bir dille anlatılıyor. Boş zamanlarda okunabilecek kafa dağıtmaya yarayacak tatlı bir kitap.
Ahmet Haldun Terzioğlu Âh Gülbahar Âh... Neden yaptın bunu?
Gözleri doldu okuyanların.Yürekleri yandı çaresizlikten.Ellerinden bir şey gelmiyordu ki böylesi duyguları aşabilsinler.
Bir kitap hem gönüle hem akla bu derece hitap edebilir üstelik yaşanmış bir hayat hikayesi olması insanı üzüyor tek temennim tekrarlarının yaşanmaması.
Habeşistan (Etiopya) taşrasından köle olarak alınan bir siyahi oğlanın önce kesme yöntemiyle hadım edilmesi ve ardından Mısır üzerinden İstanbul'a getirilişi. Büyüyüp aklının ermesi ile kesilip toprağa düşen organına tekrardan nasıl kavusacaginin hayalini kurması ve hayal ile gerçekler arasında gidip gelmesi.... İnsanın içini burkan bir roman
Osmanlı döneminde haremi koruyan kişinin hayatı anlatılmış. Daha doğrusu Harem ağası olana kadar yaşadıkları... Bir erkek için zor bir durum olmalı ki ben okurken bile iğrendim. O dönemlerde kölelik ve böyle birşey var ama Osmanlı sessiz kalmış. Garip bir durum aslında ben okudum ve beğendim. Güzel bir roman okumanızı öneririm. Kitabı bitirdiğimde bu tarz şeyler olduğunu, harem ağası olmanın zorluklarını anladım. Okuyun ve yorumlarınızı bana söyleyin. Hoşçakalın
Habeşistandan Osmanlıya uzanan bir karaağanın öyküsü.Küçük yaşında ailesinden koparılıp hadım edilen gubanın duygularını hadım edememesinin öyküsü.Eksikli olan bir insanın yaşadığı bunalımlar,kararsızlıklar,iç dünyası öyle güzel anlayılmış ki.Bir anne olarak çocukların acı çekmesine dayanamıyorum kitabı okurken bazı yerlerde çok hüzünlendim.
