Okuruna mektupla başlıyor Hasan Ali Toptaş kitabına.
Sezmek, bilmekten daha iyidir diyor lakin hem bildiğini hemde sezdiğini fark ediyorsunuz kitabın sayfalarında gezinirken.
Bir yandan güzel bir deneme okurken pragraf aralarında da Hasan Ali Toptaş ile beraber hem Denizlide büyüdüğü kasaba hayatını, hem yazarlık serüvenini hem de onun boş bir bardak misali hayatını nasıl doldurduğunu görüyorsunuz. Bazen kafkaya yolculuğa çıkarıyor, bazen Gabriel Garcia Marqueze, Borgese, Beckette, Cortazara, Capoteye yada Poeye. Bunların dışında kıyıda kalmış bir sürü yazar ve kitap isminden bahsediyor değerli yazarımız. Bazende ibreyi kendi coğrafyamıza döndürüyor. Çıktığı her yolculuğa samimi anlatımıyla sizi de götürüyor yazar. Yozgata giderken bir Türkü ile İzmire giderken Efeler ile Zeybek ile. Yeri geldiğinde ise çekilip bir kenera Türk dilini ve Edebiyatını ve değerli yazarın görüşlerini okuyorsunuz. Akıcı insanı dolduracak güzel bir Hasan Ali Toptaş kitabı.