Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özlemimiz artar, hayat giderek gurbetleşir. Sanki ne yaşarsak yaşayalım hep gurbetteyizdir. Büyümek, gurbete çıkmaktır.
Anneniz babanız hayattayken yaşınız kaç olursa olsun, birinin çocuğusunuzdur hep. Ancak onlar öldüğünde, varoluşunuzun köklerinin dünya toprağından söküldüğünü hissedersiniz.
Her hayat hikayesi denize doğru ilerleyen bir nehrin yol boyu kendisine katılan sularla çoğalması gibi,çevremizdekilerin hayatlarıyla çeşitlenip zenginleşir;onları yalnızca anmak bile,yaşadıklarımıza adeta başka türlü bir sahicilik kazandırır.