Harry Potter.
Bir çoğumuzun çocukluğuna, bazılarımızınsa hayatına dokunduğundan eminim. Kendi fikrim, bunun nedeni içinde bulunduğumuz monoton hayatlarımızdan kurtulma isteğimiz. Kendi içimizdeki sihri bulma yönelimimiz. Kendimizi, büyücülük (ve cadılık) evrenine ait hissetmemiz, elimizde birer asayla patronus yapabilirken hayal edebilmemiz.
Serinin bu denli sevilmesinin bir nedeni de bence karakterlerin yaşamımızın, bizim içimizden fırlamış olması. Ana karakterin zengin, yakışıklı değil, merdiven altında yaşayan gözlüklü ve çelimsiz bir çocuk olması; ana karekterin en yakın arkadaşının diğer filmlerde gördüğümüz gibi siyahi (black lives matter ) ve kahramanımızın başına sürekli iş açan bir tipleme değil, kızıl ve kahramanımızı ne zaman derde bulaşsa yardımına koşacak bir tipleme olması; esas kızın ise aklı bir karış havada güzeller güzeli değil, dişlek ve sınıflarımızda en ön sırada oturan zeki, disiplinli bir karaktere sahip olması onların içimizden, bizden biri olmalarının küçük örnekleri.
Bence hepimizin hayatında bu karakterler, Hogwarts ve sihir. Hepimiz büyücülük dünyasına aitiz. Hepimiz Hogwarts savaşına katıldık, Voldemort ile bizzat savaştık.
"Şüphesiz ki tüm bunlar kafanın içinde oluyır Harry, ama bu neden gerçek olmadığı anlamına gelsin ki?"