İnsanlar çağlar boyu dilek dileyip durduklarından, dilekleriyle elbet bir gün bir şeyi var edeceklerdir; ayaklarını koyacakları sağlam bir zemin bulamasalar bile zihinlerini dayayacakları küçük yeşil bir ada olacaktır. İnsanlığın ortak hayalgücü bu zamana dek kesin bir taslak çıkarmış olmalıydı. Nerde!
Gribe hasredilmiş bir romanın olay örgüsünden yoksun olduğu söylenecek, içinde aşk olmadığından yakınılacaktır-değil oysa, zira hastalık çoğu zaman aşk kılıfına girer ve aynı tuhaf numaraları yapar.
İnsanlar bütün yol boyunca el ele verip yürümüyor. Her birinde el değmemiş bir orman var; kuşların ayak izinin bile bilinmediği karlı bir arazi var. Buralara yalnız gidiyoruz, böylesini daha çok seviyoruz. Sürekli şefkat görmek, sürekli yanımızda bir yoldaş bulmak, sürekli anlaşılmak dayanılmaz olurdu.
Duygudaşlık [sympathy] bugünlerde daha çok aylaklar ve muvaffak olamamış kimseler tarafından dağıtılıyor, çoğu kadın (bu kadınlarda köhnelik ne gariptir ki anarşi ve yenilikle yan yana var olur), yarıştan koptukları için fantastik ve getirisi olmayan gezintilere harcayacak zamanları vardır.