İnsanların, devlet tarafından görmezlikten gelinme, ırkçılık, rüşvet, etnik, dinsel ve siyasal çekişme, ekonomik istismar, sosyal, kültürel ve çevresel baskıların diğer türleri arasında bahtsız birer kurban olduğunu da bilmekteyiz.
Geleneksel inanç ve uygulamalar faydalı olabilir, hatta önemli adaptif mekanizmalar olarak hizmet de edebilir, bununla birlikte zayıf, zararlı ve hatta bazen ölümcül olabilirler.
Tüm antropologlar belirli uygulamaların bazen raporlanmadığını bilir çünkü böyle yapmak insanları kendi gözleri önünde tanımlamak ve kötülemek olduğu için incitici olacaktır.
Genellikle bilgilendirme eksiktir çünkü antropologlar, bir halk toplumunda gördüğü zalim, zararlı veya etkisiz uygulamaların aslında sıkça rastlanan sömürgeciliğin neden olduğu sosyal düzensizlik sonucu meydana geldiğine inanmıştır.
Aşağıda tartışacağımız birkaç sebepten ötürü birçok antropolog, halk toplumlarındaki yaşamın karanlık olan yönünü yazmamayı veyahut en azından bunun hakkında çok şey yazmamayı tercih etmiştir.