Protein açısından eksik olsalar da Bena Benalılar tavukların dışkı yediğine inandıkları için ne tavuk ne de tavuk yumurtası yerdi. Lakin favori besinleri olan domuzlar zaten dışkı yiyordu.
Toplumlarda bir şeyin neden yapıldığını veya bu şeye neden inanıldığını açıklayabilen “bu bizim geleneğimiz” ya da “biz bunu hep yapıyorduk” demekten başka açıklama yapamayan binlercesi (bazı toplumlarda herkes) vardır.
Çelik balta gibi bazı etkinliği kanıtlanmış araçlar dışında nüfusların büyük kısmı yeniliğe açık değildir. Bu sebepten ötürü etkisiz veya gerçekte zararlı inanç ve uygulamalar, insanlar değişime kapalı olduğu için kalıcı hale gelir. Onların bu isteksizlikleri bazen söz konusu inanç ve uygulamanın adaptif olması rasyonel açıklamasına dayanmaktadır ama çoğunlukla bu böyle değildir. Geçim sağlama faaliyetlerinin bir kısmı istisna olmak üzere bir halk toplumunda bir şeyin neden yapıldığını veya bu şeye neden inanıldığını açıklayabilen tüm erkek ya da kadınlara ek olarak "bu bizim geleneğimiz" ya da "biz bunu hep böyle yapıyorduk" demekten başka açıklama yapamayan binlercesi (bazı toplumlarda herkes) vardır. Gerçekten de "biz yumurta yemeyiz çünkü yumurta yemek topraktaki ruhları kızdıracaktır" veya "ay tanrısı istediği için çocuklarımızı kurban ederiz" şeklinde cevaplar verildiğinde antropologlar, bu tarz açıklamaları reddetme konusunda nerdeyse tamamen mutabıktır ve tercih ettikleri anlayış biçimine dayalı olarak bu tarz bir uygulamanın nasıl adaptif bir temele sahip olabileceğini araştırırlar.
İnsanlar kültürlerinden memnun olmadıklarında, bu hoşnutsuzluklarını disforik bozukluk olarak dışa vurmaktalar bir intihar davranışı ya da göç etmektedirler. Aynı zamanda toplumun faal üyeleri olarak kalmakla birlikte, sosyal protesto ve isyanlara katılmaktadırlar. Söylemeye gerek bile yok fakat çocuklar kültürlerinin gerektirdiği kısıtlamalarla ilk kez karşılaştıklarında bu duruma tepki göstermektedir ve bazen de birlikte hareket ederek yetişkinlere karşı sert tepkiler göstermektedirler fakat çoğu küçük ölçekli toplumda ya da halk toplumunda, çocuklar ergenlik çağına ulaştıklarında yeterli düzeyde kültürlerinin esiri olmaktadırlar, hemen hemen hepsi itiraz etmeden ve hevesle yetişkin rolünü üstlenmek için bekleyerek acı dolu erkekliğe kabulü kapsayan gençlik dönemine gelmektedirler.
Örneğin, Teksas'ın ortasında yaşayan Tonkawa yerlileri, tıpkı Aztekler gibi komşu toplumları tutsak etmek için akın eden yamyamlardı. Yamyamlık uygulayan çoğu Kuzey Amerikalı yerli toplumların aksine Tonkawalar, insanları herhangi bir dini sebep ya da törensel amaç olmadan yemiştir. İnsan etini bariz bir keyifle tüketmeleri yakınlarındaki kabileler için saldırgancaydı. Sık bir biçimde gerçekleşen tutsak ele geçirmek için yapılan Tonkawa akınları o kadar tehditkár bir vaziyet almıştı ki, 1862 yılında birbirinden farklı altı kabileden oluşan bir koalisyon Tonkawa'nın bu iğrençliğine dayanamayıp onlara saldırarak halkın yarısını öldürmüştür.
Toplumlar insanlık tarihi boyunca sayıca büyüdükçe ve daha karmaşık hâle geldikçe, eşitsizliğin daha farklı türleri ortaya çıkmıştır ve devletin ortaya çıkışından itibaren yönetici bir elit grup, kendi çıkarlarını insanların çoğunluğunun çıkarlarından üstün tutmuştur.
Navaho yerlileri, takıntılı iyileştirme törenleri sebebiyle, "antropoloji biliminin görüp görebileceği belki de en hastalık hastası toplum" olarak isimlendirilmiştir.
Savaşmanın beraberinde getireceği faydaların savaş yapmadan da elde edilebileceğini ve savaşın mevcudiyetinin savaştan etkilenmiş bölgelerde yaşayan insanların sayısını sınırlayabileceğini ifade etmiştir. "Hayat savaşan bu insanlar için kötüdür".
Belirli bir inanç ve kurumsallaşma uygulamasının fayda ve maliyetleri etnografik literatürde tartışıldığında sonuç genellikle Dr. Pangloss'un modelidir. Eğer büyücülük gibi belli bir inanç sisteminin bir topluma zararlı olabileceği kabul edilirse, onun zararlarından çok daha ağır basan faydalarının da olduğu hemen öne sürülür.