Risale-i Nur Külliyatı'ndan

Hastalar Risalesi

Bediüzzaman Said Nursî

Oldest Hastalar Risalesi Posts

You can find Oldest Hastalar Risalesi books, oldest Hastalar Risalesi quotes and quotes, oldest Hastalar Risalesi authors, oldest Hastalar Risalesi reviews and reviews on 1000Kitap.
Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ıstırap çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimi olsaydı ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak ve zevalin rüzgarları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde manevi kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber senin haline ağlayacaktım. Fakat, madem dünya birgün bize 'Haydi dışarı!' diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak ; o bizi dışarı kovmadan biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terk etmeden, kalben onu terke çalışmalıyız.
Evet, Allah'ı tanımayanın, dünya dolusu bela başında vardır. Allah'ı tanıyanın dünyası nurla ve manevi sürurla doludur; derecesine göre, iman kuvveti ile hisseder. Bu imandan gelen manevi sürur ve şifa ve lezzet altında, cüzi maddi hastalıkların elemi erir, ezilir.
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Etrafımızda bir çok sıkıntılı, hastalıklı insan var. Biz de bazen bu sıkıntıların içine düşüyoruz. Neden? Hastalıklar neden var? Bu sıkıntıların veriliş amacı nedir? Hastalıkları nasıl görmeliyiz? Nasıl başa çıkabiliriz? Bu ve hastalıkla ilgili daha bir çok şey bu kitapta.
Hastalar Risalesi
Hastalar RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20132,113 okunma
Evet ehl-i iman için ölüm, rahmet kapısıdır. Ehl-i dalalet için, zulümat-ı ebediye kuyusudur.
"Herşey zıddıyla bilinir." Meselâ, karanlık olmazsa ışık bilinmez, lezzetsiz kalır. Soğuk olmazsa hararet anlaşılmaz, zevksiz kalır. Açlık olmazsa, yemek lezzet vermez. Mide harareti olmazsa, su içmesi zevk vermez. İllet olmazsa, âfiyet zevksizdir. Maraz olmazsa, sıhhat lezzetsizdir. Madem Fâtır-ı Hakîm insana her çeşit ihsanını ihsas etmek ve herbir nevi nimetini tattırmak ve insanı daima şükre sevketmek istediğini, şu kâinatta çeşit çeşit hadsiz enva'-ı nimeti tadacak tanıyacak derecede gayet çok cihazat ile insanı techiz etmesi gösteriyor ki; elbette sıhhat ve âfiyeti verdiği gibi; hastalıkları, illetleri, dertleri de verecektir. Senden soruyorum: "Bu hastalık senin başında veya elinde veya midende olmasaydı; sen, başın, elin, midenin sıhhatindeki lezzetli, zevkli nimet-i İlahiyeyi hissedip şükreder miydin? Elbette şükür değil, belki düşünmeyecektin; şuursuz o sıhhatı gafletle belki sefahete sarfederdin."
Madem dünya bir gün bize haydi dışarı diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak, o bizi dışarı kovmadan biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terketmeden, kalben onu terke çalışmalıyız. Evet hastalık bu manayı bize ihtar edip der ki: "Senin vücudun taştan, demirden değildir. Belki daima ayrılmaya müsaid muhtelif maddelerden terkib edilmiştir. Gururu bırak, aczini anla, mâlikini tanı, vazifeni bil, dünyaya ne için geldiğini öğren!" kalbin kulağına gizli ihtar ediyor. Hem madem dünyanın zevki, lezzeti devam etmiyor. Hususan meşru olmazsa hem devamsız, hem elemli, hem günahlı oluyor. O zevki kaybettiğinden hastalık bahanesiyle ağlama; bilakis hastalıktaki manevî ibadet ve uhrevî sevab cihetini düşün, zevk almaya çalış.
Reklam
Said Nursi
Ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zâyi olur.
Sayfa 6
Said Nursi
"Musibet zamanı çok uzundur, safa zamanı pek kısa oluyor."
Sayfa 7
Said Nursi
"Ermiş ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşer; imanlı bir hastanın titremesi de, öyle günahları silker."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.