Hatıralar II kitaplarından başlayabilirsiniz. Şair ve yazar kimliğinden ziyade dava adamlığına ve bu uğurda neleri göze aldığına, nelerden vazgeçtiğine, gönlünü ve zihnini İslâmla nasıl yoğurduğuna vâkıf olursunuz... Sezai Karakoç bir şairden ötedir...
Gönüllerin gerçek birliği dışındaki geçici buluşma ve yakınlaşmaların foyasını meydana çıkarıyor zaman. Hayatın güzel çizgileri ve göz alıcı renkleri, trajik olanı tümüyle örtüp gizleyemiyor.
Cemal Süreya ile ara ara tartışsak bile bu, iplerin büsbütün kopmasına sebep olmazdı. Bir nevi, yan yana akan, birbirine karışmayan iki su gibiydik.
s. 371
Yoksul halk, devlete asker verir, vergi verir; asker ve polis zulmü, hükümet baskısı altında ezilir, devlet kapısında hor görülür, süründürülür, adalet kapısında ise perişan olurdu. Hükümetten bir fayda beklemez, bir zarar gelmesin psikolojisi taşırdı.
s. 205
Okul pansiyonunda, gece saat 9.30'da yatılırdı. Daha fazla oturup ders çalışmak ya da kitap okumak yasaktı. Biz de o kış soğuklarında çatıya çıkar, merdivende otururduk. Arkadaşlar ders çalışırdı. Ben de dersi mütalaada çalışmakla yetinir, gece, orada kitap okurdum.
s. 271