Gençlerin bakışları herhangi bir ekranın kadrajıyla algılıyor dünyayı. Herkes sanki kaybettiği bir görüntünün, görüntü parçasının peşinde sanırsınız. Keşke öyle olsa...
zamanın göstermekte ağırdan aldığı yerde sinema konuşur, sinemanın uzanamadığı noktada edebiyat ötelerin seslerine meyleder, yazarın muhayyilesinin hızının mekan algısını yitirmeye yüz tuttuğu yerde mimar uzamın imkanlarını keşfederek ilerler.
Göz önünde bulundurulan boşluk bir disiplin sağlamayı mümkün kılarken kendi kendine, dünyaya (ve mümin kardeşine) ayna olmanın kavramlarını sağlar muhakkak. Boşluktur ki olanaklı kıldığı esneme alanıyla insanın evrene bütüncül yaklaşımını öğretir. Öte taraftan boşluk hızla akıp giden sahneler arasında nefes aldıran menfezdir; iç ses düşürmek eserde ya da sessizlik sağlamak, başka bir tınlamaya ulaşmak üzere tınlamalar içinde alınan yolun fezası...