Veliliğin Sonu

Hatmu'l Evliya

Hakim Tirmizi

Hatmu'l Evliya Sözleri ve Alıntıları

Hatmu'l Evliya sözleri ve alıntılarını, Hatmu'l Evliya kitap alıntılarını, Hatmu'l Evliya en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklam
Kişi şehvetten uzak durduğu takdirde hayattan kendi payına düşene kavuşur.
Ubûdiyyet O'nun kulları, ibadet ise nefslerinin kulu olanlar içindir.
Zira hediyeyi alan kişinin kalbi verene doğru meyleder.
Reklam
Kalpler birer kaptır ve her kap ancak kendi kapasitesi kadarını alabilir
Buyur söyle! Sen hakka saygı gösteriyorsun.
Ubudiyyet O'nun (Allah) kulları, ibadet ise nefslerinin kulu olanlar içindir.
Sayfa 72 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Ömer Öngüt
SAHTE "Hatmu'l Evliya" ÖMER ÖNGÜT HAKKINDA BİR NOT. Hakikat Yayınları Tercümesi Fahiş tercüme hataları ve bilinçli yapıldığı anlaşılan tahriflerle dolu bu çevirinin sıhhatli olmadığını vurgulamak gerekir.
Reklam
Cehalet, sahibini ancak ahmaklık menziline ulaştır
Tirmizî velilerin sahip oldukları zâhirî ve bâtınî özelliklerden de bahsetmekte ve zâhirde onların tanınmasını kolaylaştıran alametleri hakkında şöyle demektedir: Birincisi, Rasûlüllah’a(s) sorulan bir soru üzerine verdiği rivayet edilen cevaptaki özelliktir. Kendilerine: Allah’ın velîleri kimlerdir? diye sorulduğunda, şöyle demişlerdir: Görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.‛ Mûsa’nın (a.s.) şöyle dediği nakledil-mektedir: ‚Yâ Rabbi! Senin velîlerin kimlerdir? Ona şu şekilde cevap verilmiştir: Onlar öyle kimselerdir ki, Ben anıldığımda onlar hatırlanır, onlar anıldığında Ben hatırlanırım. İkincisi, onlarda hakkın gücü vardır. Bu güç sebebiyle hiç kimse onlara mukavemet edemez. Üçüncü olarak, onlar firâset sahibidirler. Dördüncü özellikleri, ilhama mahzar olmalarıdır. Beşincisi, onlara ezâ edenin çıldırıp kötü bir sonla karşılaşmasıdır. Altıncısı, onlara haset etmeyi alışkanlık haline getirenler hariç, diller onları övme hususunda birleşirler. Yedinci alâmetleri, dualarının makbul olması ve çok kısa sürede bir yerden başka bir yere gitme (tayy-ı mekân), su üstünde yürüme, Hızır’la (a.s.) sohbet etme gibi değişik şekillerde keramet gösterebilmeleridir. Hızır, kendisiyle görüşmeyi arzulayan birilerini bulmak için dağları, ovaları, denizleriyle bütün yeryüzünü dolaşır.
‚Tevbe etmek suretiyle hidâyete erdirilene gelince; o Allah Teâlâ’ya yönelip, O’na vâsıl oluncaya değin samimiyetle gayret etmeyi arzulamaktadır. O elinden gelen bütün çabayı göstermiş, inabesinden dolayı da Allah ona Kendisine giden yolu göstermiştir. Bununla birlikte bu kul göstermiş olduğu gayreti sürekli göz önünde tuttuğundan bu onunla Rabbi arasında bir perde olur. Her ne kadar bunların ihsan olduğunu zihnin-den geçirip, diliyle söylese ve kendi cehdini inkâra kalkışsa da onlar gözünün önünde durmaya devam eder ve bu bilgi nefsinden uzaklaşmaz. Meczûb (Allah’ın Kendisine doğru çektiği kişi) için böyle bir durum söz konusu değildir. Enbiyânın (Allah tarafın-dan) seçilmesinde olduğu gibi, o Allah’a doğru ilerler, Allah da onu Kendisine ulaştı-rır. Ona hiçbir şekilde rehberlik edilmiş değildir. O hadîs sahibidir, müjdelenmiştir ve Allah’ın işlerini üstlenmiştir. Onun hakkında bu sözlerden başka söylenebilecek hiçbir yüce söz yoktur.‛