En Eski Hava Kurşun Gibi Ağır kitaplarını, en eski Hava Kurşun Gibi Ağır sözleri ve alıntılarını, en eski Hava Kurşun Gibi Ağır yazarlarını, en eski Hava Kurşun Gibi Ağır yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Roman olarak okumamak gerek. Roman diye lanse edilmiş. Ancak bence roman denmez. Anı kitabı olarak değerlendirmek daha doğru. İçeriği çok geniş, Nazım' ın hayatını anlatmaya çalışıyor. İçeriği geniş olunca ayrıntı az ya da pek çok şey atlanarak yazılmış. Dili basit, Türkçe yanlışları göze batıyor. Edebî bir üslubu da yok. Başka kitabını okumadım, bunu söylemek doğru olmayabilir ama Hıfzı Topuz iyi gazeteci olsa da iyi yazar değil gibi.
Bir toplantı sırasında Nâzım ünlü öykü ve
yergi yazarı Zoşçenko’dan söz edecek oldu.
Toplantıya katılanlardan biri Zoşçenko’nun
o sabah öldüğünü söyledi.
Bu haber Nâzım’ı çok etkilemişti.
Bütün gün yalnız Zoşçenko’yu konuştular.
Mihail Zoşçenko, Nâzım’dan 8-10 yaş büyüktü.
Petersburg’da hukuk eğitimi görmüş, 1922’de adını
Hava Kurşun Gibi Ağır, açıkçası değerlendirme yapmakta zorlandığım bir kitap oldu.
Neden mi?
1- Biyografik roman olduğu ve biyografi yönü ön planda olduğu için Sanatsallığı az, hep kurallı cümleler kurmuş diye eleştiremem.
Biyografi yönünün neden ön planda olduğunu düşündüğüm sorusu gelebilir aklınıza.
Bunu kaynak göstermesinden ve mektuplardan alıntılar yapmasından çıkardım.
Bu kitabı biyografi ölçütlerine göre değerlendirmek istediğimde ise şunu görüyorum.
Evet, kaynak göstermiş, mektuplardan alıntılar yapmış ama biyografinin önemli olan bir kısmı tarafsızlık eksikti bence.
Yazar, en başta Nazım Hikmet’in siyasi yaşamından çok; özel yaşamına ve vatan sevgisine değineceğini, siyasi yaşamından çok bahsedildiğini belirtmişti.
Ama bence bu, necip Fazıl’dan hiç bahsetmemesi için geçerli bir sebep değil. Çünkü Necip Fazıl ve Nazım Hikmet mutlaka ama mutlaka idioloji dışında bir şeyler konuşmuşlardır.
Yahya Kemal’i de üstünkörü geçmiş. Sadece Malum hikayeyle (Celile Hanım hikayesiyle veriliyor)
Yazarın Nazım’ın bazı aşklarıyla tanışmalarını ve evlenme sürecini ya da metres olarak kalma sürecini detaylı detaylı anlatırken bazılarını neden es geçtiğini anlamış değilim.
Mesela ben Hatice Praye ile (ki isim kitapta sadece piraye olarak geçer) nasıl tanıştığını, nasıl evlendiğini merak etmiştim.
Öte yandan hapisteyken münevverle olan aşkı nasıl oldu? O da yarım kaldı bende. Sonuçta dayısının kızıymış. Önceden de çok görmüştür.
Özetle benim için değerlendirmesi zor bir kitaptı.
Sabahattin Ali'nin hayatını anlatan Yeşil mürekkep kitabını okurken sık sık Sabahattin Ali'nin hayran olduğu Nazım Hikmet'ten bahsedilince merakım arttı ve elimde dostu Hıfzı Topuz'un yazdığı bu kitap olunca okumak istedim. Kitapta Nazım Hikmet'in aşkları, kaçışları, hapishane ve Moskova günleri anlatılmış. Kısaca yakın arkadaşının ağzından Nazım Hikmet'i dinlemek güzeldi. Kitabı okumayan Nazım Hikmey hayran ve meraklılarına tavsiye ederim. Okurken o zamanlarda yaşıyor hissine kapılabiliyorsunuz zaman zaman...
Sen
benim
minare boyunda çam gövdeme,
yumuşak
beyaz
bir kurt gibi girdin,
kemirdin!
Ben
barsaklarında solucan Makdonaldı besleyen İngiliz amelesi gibi taşıyorum seni içimde!
Biliyorum kabahat kimde!