Ödüllere, yarışmalara ve onların söz temsili, düzenli sel baskınlarıyla çeri çöpü önümüze getirişine pek aldırış etmem ama kimi zaman o çerin çöpün arasından hiç de üvez sesli olmayan öyle gür sesli öyküler çıkıyor ki, kaybolmuş kentin eskicisi gibi kendimi bir anda sevinir buluyorum. İşte Barış Özarıkça'nın Hay'ı da öyle gür ve tok bir