Bir kamp yolculuğu için gerekli olan herşey hazırlanmıştı. Yoldan küçücük kalan yere de sığacak kadar ufak tefek arkadaşı Jonathan'da alınınca tam olarak yolculuk başlamıştı .
Tatile gidilen yolculuklar güzel olmalı değil mi? Ama bu yolculukta bir gerginlik vardı. Baba hiç mola vermemiş, Paris'te karşılaşılan trafik arabadaki atmosferi daha da kötü hale getirmişti. Hava sıcak, Jonathan sahip olan tüm suyu içmiş ve çişi geldiği için kıpır kıpır, kahramanımız susamış sürekli su istemekte, baba trafikten kurtulabilme çırpınışlarında , anne ise haritalardan bir yol bulma çabasında.. O anı yaşıyor gibiyim şu an ve bir patlama kopacağını da hissediyorum okurken, o kadar içine alıyor ki kitap sanki o arabanın içindeyim.... Baba bu stres ile arabayı durdurdu, yola indi, ve bağırdı.. 'Ya şunu kesersiniz ya da sizi burada yol kenarında bırakır giderim! "
Bazen stresli anlarımızın bedelini maalesef çocuklara ödetiyoruz.
Oysa kim hatalıydı diye düşündürüyor kahramanımız, , mola vermeden yola devam eden babam mı, çişinin gelmesine engel olamayan Jonathan mı, annemin yanımıza az su almasından dolayı susayan ben mi? Susamak yanlış mı?
Bu olayı unutamayan kahramanımızı deniz kenarında macera dolu bir yolculuk bekliyor kitabın devamında... İyi okumalar
*
8 yaş ve üzeri
*