Newyork üçlemesi'nin ikincisi olan bu kitabı beğendim açıkçası. Postmodern dokunuşlarla verilen yalnızlık olgusu ve teslimiyet, bir polisiye de olsa, oldukça doyurucuydu. Auster'ın kalemi, modern dünyanın Kafkaesk görünümünde insanoğlunun durumunu yansıtmakta çok başarılı.Renk isimleriyle anılan karakterler, kişiliklerinden çok toplumdaki sahte işlevlerini yansıtmış sanki. Yazarlar koyu, sıradanlıklar beyaz ve geri kalan her şey gri.
Mavi (ama koyusundan), Beyaz tarafından Siyahı takip etmek için tutulmuş bir dedektiftir. Uzun yıllara varacak bu izleme, karakterleri yalıtılmışlıklarını sorgulamaya götürecektir zamanla. Siyah da aslında Mavi'yi takiple görevli biri midir yahut kitabına konu arayan ve bu işi tezgahlayan bir yazar mıdır? Başından sonuna heyecan yüklü bu kısa roman (novella!), araya yedirilen Newyork tanıtımları (Brooklyn köprüsü ve ünlü kiliseleri tarihi gibi) ile aynı bölgede hayatını geçirmiş yazar anlatımları dolayısıyla da oldukça dolu. Siyah'ın okumak için seçtiği #thereau 'nun Doğal Yaşam Ve Başkaldırı kitabı (ormanda yaşamayı seçen adamın öyküsü), kuşatılmış yalnızlığımızın sorgulamasını niteliyor, adeta.
Eser; hepimizin kalabalıklar içinde var olan yalnızlığımızı yüzümüze çarpması ve renklere bezenmiş isimlerimizin aslında korkuya bulanmışlıkla ne yaptığını bilmeyen birer hayalet olduğumuz gerçekliği sonucuyla, çok farklı bir okuma vadediyor: Aslında birer hayalet miyiz?