Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler

H. Bahadır Türk

Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler Gönderileri

Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler kitaplarını, Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler sözleri ve alıntılarını, Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler yazarlarını, Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Popüler kültürün sado-erotik erkeklik temsilleri ve fetişler
Bu kitap erkeklik temsilleri üzerinden bir hipermaskünalite çalışmasıdır. 1960’lı yılların sonunda popüler hale gelmiş olan bir Fotoroman Killing, çizgi romanlar Karaoğlan, Tarkan, Alptekin ve Bahadır… Tabii Killing ve diğer tarihsel çizgi roman kahramanlarının farklılıkları var. Türk olan kahramanlar haklının yanında haksızın karşısındadır.
Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler
Hayali Kahramanlar Hakiki ErkeklerH. Bahadır Türk · İletişim Yayınları · 20137 okunma
Reklam
Pornografideki şiddet
jane Caputi "pornog­rafinin işkecenceyi cinselleştirdiği"ne ve bu yönüyle patriarşinin seks ve şiddet arasında kurduğu bağın ifade edilme­sine ve yapılandırılmasına hizmet eden bir vasat olduğunu söylerken; Slavoj Zizek ise Caputi'nin sözünü ettiği türden "standart bir pornografi" sahnesinde "kadının bu işi yap­maktan ve bunu yaparken seyirci tarafından seyredilmek­ten tam manasıyla keyif alan teşhirci özne olarak öne çıka­rıldığını" belirtir. Yine Zizek, başka bir metinde, "pornog­rafinin seyirciyi önsel olarak sapıkça bir konum işgal etme­ye zorladığı"na ve seyirciyi "nesne konumuna", bir tür "nes­ne bakışa" indirgediğini söyler. Üstelik okurun gördüğü "vahşet"e bir süre sonra alışması, hatta o anlan araması da pornografik bir eylem olarak görülebilir. Sontag'ın bu para­lelde söylediklerini düşünelim: "İnsanın ilk defa bir porno film seyrettiğinde yaşadığı şaşkınlık ve hayret duygusu bir­ kaç defa sonrasında nasıl azalıp yok oluyorsa, fotoğraf halin­deki vahşet görüntülerine bakmanın yarattığı şok duygusu da birkaç tekrardan sonra azalıp yok olacaktır.
Sadizm kavramı nasıl ortaya çıktı
Sadizm kavramının kul­lanıma sokulması Richard von Krafft-Ebing'in Psychopathia Sexualis'ten (1886) önce olmuş, kavram; 1850'lerde Flau­ bert ve Baudelaire'in yazılarındaki "dekadant" temalara işa­ret etmek için eleştirmenler tarafından kullanılmış, kavra­mın yaygınlaşması ise 1880'lerde de Sade'ın
Pulp Fiction atmosferli Giallo
Giallo'nun sinema serüveni, "1960'ların başında ltalyan si­nemasının altın çağında" belirginlik kazanır: "Terim kendi başına, türlerde sık sık olduğu gibi, bir nitelik ya da duygu­nun tanımlamasını ifade etmez. Daha olağandışı ve esnek bir biçimde yıldan yıla farklılık gösteren devingen ve geçirgen sı­nırları olan "kavramsal" bir kategori olarak işlev görmektedir ve gotik korku , polis prosedürleri , suç melod­ramları ve komplo filmlerini içerir.Bu doğrultuda giallo'nun "olmazsa olmazları "arasında çoğu zaman klişelere dayanan bir senaryo, "panayır karmaşası içinde bir karakter silsilesi" ve "seks ve seksüel sapkınlıklar" vardır.
Nedir bu Killing?
Killing, ilk kez 1966 yılında, ltalya'da Ponzoni tarafından yayımlanmış bir fotoromandır. Editörlüğünü Pietro Granel­li, yönetmenliğini Rosario Borelli yapmıştır. 1964 yılında Magnus ve Max Bunke işbirliğinin ürünü olan çizgi roman kahramanı Kriminal'in fotoroman evrenindeki karşılığıdır. Ancak "ondan da, öncülleri arasında sayılabilecek Fantômas ve Diabolik'ten de çok daha kötü ve sadisttir".Bununla bir­likte Diabolik ve Killing arasında pek çok benzerlik vardır. Diabolik'in kız arkadaşı "zeki ve yırtıcı" Eva'nın da maske marifetiyle farklı kılıklara girebilmesi ve Diabolik'e yardım etmesi, Diabolik'in yine maske hazırlayıp kılık değiştirme­si, ses taklidi, silahlarla donanmış arabası vb. özellikleri vardır ama yüzü okurdan gizlenmez.
Reklam
Kahramanlar ya babalarını ararlar, ya babalarının aradıkları şe­yi...
Freud’a göre Dostoyevski’nin ruh hali
Dostoyevski'nin gaddar babasının ölümünü istediği ve bu ölüm gerçekleştiği için sara nöbetleri aracılığıyla ken­dini cezalandırdığına inanan Freud, Karamazov Kardeşler üzerinden Dostoyevski'nin ruh halini tartışan yazısında du­rumu en genel biçimiyle ortaya koyar: Oğlan çocuğu babasıyla psikanaliz dilinde ambivalent (çeli­şik) sözcüğüyle anlatılan bir ilişki içinde yaşar. Bir yandan kendisine rakip saydığı babasını ortadan kaldırmayı amaç­ layan bir kin ve nefret besler içinde; öte yandan yine baba­sına karşı belli bir sevgiye her vakit ruhunda yer verir, her iki tutum da biraraya gelerek baba özdeşleşmesini doğu­rur. Gerek hayranlık duyduğu babasına öykünme arzusu, gerek kendisine rakip gördüğü babasını ortadan kaldırma­yı amaçlaması, oğlanın kafasında babasının yerini alma dü­şüncesini uyandırır.
Sigmund Freud "Dostoyevski ve Baba Katli" üzerinde düşü­nürken, "kardeşi Andree'nin açıkladığına göre" der, "Dosto­yevski daha çocukluk yıllarında geceleyin yattığı zaman baş­kalarında öldüğü izlenimini uyandırabilecek bir uykuya da­lacağından korkar, böyle bir durumda kendisini gömmeden beş gün beklemelerini kağıt parçacıklan üzerine yazarak sa­ğa sola bırakırdı." Freud'a göre bu "ölüm nöbetleri"nin an­lamı açıktır: "Bir ölüyle, yani gerçekten ölmüş bir kimseyle ya da canlı, ama ölmesi istenen biriyle özdeşleşmeyi dile ge­tirirler."
Jung’a göre “Don Juanizm”
Bu filmlerde ve tarihi çizgi romanlarda kahramanın bir tür anne kompleksin­den muzdarip olduğu da düşünülebilir. jung, bu kompleksin "Don juanizm" olarak da karşımıza çıkabileceğini belirtirken annenin bilinçdışı olarak her ka­dında arandığı "Don juanizm"i şöyle açıklar: "Olumsuz anlamda Donjuanizm olan şeyin cesur, kararlı bir erkeklik, en büyük hedeflere ulaşma hırsı, tüm bu­dalalıklara, saplantılara, haksızlığa ve tembelliğe muhalif bir ruh, ödün ver­mez, sağlam bir irade, dünyanın muammalarından bile ürkmeyen bir merak, ve nihayet, insanlara yeni bir yurt kuran ya da dünyaya yeni bir çehre kazan­dıran devrimci ruh gibi olumlu tezahürleri olabilir.
Reklam
Süper kahramanların “yapay aileleri”
Roz Kaveney'in de belirttiği gi­bi, süper-kahramanların pek çoğunun hayvani bir yönü de vardır,özellikle tarihsel çizgi roman kahramanlarının hay­vani gücü, kahramanların hem düşmanlarıyla mücadelesin­de hem de bir savaş gibi de kurgulanmış erotik maceraları­nın anlatılışında karşımıza çıkan "ince belinden yakalayıp kendine çekti", "iri pençesi ile kadının uzun kara saçlarına yapıştı gibi ifadelerde vurgu­lanır. Yine Kaveney'in belirtti­ği gibi, pek çok süperkahramanın annesiz-babasız oluşu ya da ailelerine yabancılaşmış oluşları, onlardan kopuk bir du­rumda yaşamaları; onları "takım arkadaşları" olabilecek ki­şilerden bir aile kurmaya iter ("Batman'in Robin ve Alfred ile olan ilişkisi" vb.)
Kahramanlık arketipi
Eco’ya göre; "Bir arketip, belirli ortak özlemlerin toplamı olmak durumundadır.”
Homososyallik ve “sidekick”
1950'lerde Fredrick Wertham'ın Batman ve Robin arasın­ daki ilişkinin bir homoseksüel fantaziyi temsil ettiği şeklin­deki açıklamasına işaret eden Best, homososyalliğin sadece bir tür eylem birlikteliğine değil, kahramanın gizli kimliğini bilme ayrıcalığına sahip olma gibi bir "sırdaşlık" bağına da göndermede bulunduğunu söyler.
Hipermaskü­len soslu “er” sözler:P
__senin çenenin şeklini beğenmedim, iznin olursa az düzelteyim! __ er erle döğüşür ama arasıra senin gibi kancıklarla da vuruşmak gerekiyor __Bu ka­fa vuruşu mide bulantısına birebir gelir aslanım __ Kalleşlik işime yarar, beni çok kızdır­dığı için gücümü arttırır __ Fazla de­ğil otuz saniyecik sonra öteki dünyayı boylayacaksın __ fazla yanı­ma yaklaşmayın, nezleyim size de bulaşır
Thilmany'nin de işaret ettiği üzere, çizgi romanlardaki süper kahramanların erkekliği ile kaslı görünümleri arasında idea­lize edilmiş bir erkeklik kurgusu özelinde özsel bir bağ var­dır.Bu erkeklik kurgusu, Pecora'nın da vurguladığı gibi, çizgi roman kültürü içinde özellikle de erkek süper kahra­manlar üzerinden gelişen "anti-feminist" bir dokunun ge­lişmesine sebep olur ve cinsiyetçi bir öykü anlatım kalıbı­na hizmet eder.
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.