“Bana göre, hayat bir dizi rastlantı ve bizim o rastlantılarla birlikte nasıl varolduğumuz ya da olmadığımız. Önce günaydın, sonra biraz haz, biraz acı, biraz aşk, biraz hayal kırıklığı, biraz sıcaklık, biraz yalnızlık, biraz boyun eğme, biraz başkaldırı ve ardından iyi geceler. Düş gücü ve tutkuları engellenmişler için ise hayat, çocukken oynadığımız oyunların büyüyünce izin verilmeyen
oyunsuzluğu. Bence hayat, burada saydıklarımla ve saymadıklarımla, tartışılması gerekmeyecek kadar sıradan ve yalın. İnsanlık tarihi boyunca onu karmaşık bir hale getirme yönünde öyle ustalaşmışız ki bazılarımız bununla ilgili bir şeyler söyleme ihtiyacını duyuyoruz; hayatın kendisinden çok, onu çözülmesi zor bir yumağa nasıl dönüştürdüğümüzü anlatabilme umuduyla.“ diyor kitabın son sayfasında Engin Geçtan. Tamamen şans eseri keşfettiğim, neden bu zaman kadar okumadım diye kendime söylendiğim bir kitap oldu benim için Hayat. Bir çırpıda okudum bitti kitabı değil, üzerinde düşündüğüm, bir çok yerin altını çizdiğim ve notlar aldığım bu nedenle uzun, yorucu ama oldukça keyifli bir yolculuktu. Hayat hakkında herkesin kendi tecrübesi dahilinde söyleyecek farklı fikirleri, kendince tanımları vardır mutlaka. Fakat bence hiçbir zaman bunun net bir cevabı olamayacak. Bu yüzden fırtına ile savaşmaktansa fırtınanın bizi götürdüğü yerde savaşmayı tercih edelim. Sohbet havası tadında, bilgilenebileceğiniz ve size farklı bakış açılarını sunabilecek bir kitap. Ben keyifle ve severek okudum sizlerede tavsiyemdir okuyunuz efendim.