Engin Geçtan, 1932 yılında doğup 2018 yılında hayatını kaybeden Türk psikiyatri profesörü. Ne kadar donanımlı bir insan olduğunu, İstanbul Üniversitesi'nde okuduğunu ve bununla kalmayıp, uzmanlık olarak Colombia ve New York üniversitelerinde okuduğuyla anlayabiliriz. Sadece psikiyatri alanıyla sınırlı kalmayan Engin Geçtan, aynı zamanda roman yazarlığı da yaptı, radyo programcılığı da. Kendisi hekimlik dışında, aynı zamanda da akademisyendi.
Geçtan, hayatla ilgili bu kitabını 2002 yılında yazdı. Kitabın söyleyişi tadında olduğunu, bu yüzden de kitabın büyük ölçüde kopukluk olduğunu söyleyebilirim. İlber Ortaylı'nın tarzı gibi yani, daldan dala atlama söz konusu. Tabii insan yaşlandıkça ve bilgilendikçe, kimi zaman böyle daldan dala atlamaya kaçabiliyor. Geçtan, aynı zamanda kitabı yazarken bölümden ziyade geçişlerde alıntılar bırakıyor, sürekli de yazarlardan atıflarda bulunuyor. Bu kimi zaman da sıkabiliyor.
Bu kitap, 70 yaşında hayata farklı bakış açısıyla bakan birisi tarafından yazılmış bir kitap. Neden farklı bir bakış açısı? Çünkü; yazılarda yer yer psikiyatri ile ilgili şeyler yer alıyor, psikiyatri ile ilgili şeyleri öğretiyor. Kimi zaman da tarihçi gibi, edebiyatçı gibi yaklaşıyor olaylara. Hepsinin çıkış noktası hayat. Bu kitap, adından da anlaşılacağı üzere hayata dair, her ne kadar yer yer farklı noktalara çıksa da.
