Hayat asla düz bir çizgide ilerlemez. Onun hayatı da sönmüş bir yıldızın etrafında düzensiz daireler çiziyordu. Tıpkı ışığı hapseden bir ampulün çevresinde dönüp duran bir güve gibi...
Çeçenistan’ın küçük bir köyünde yaşayan sekiz yaşındaki Havva, babasını alıp götüren Rus askerlerinden kaçmayı başarmıştır. Ateşe verilen evini karlar altındaki ormanda saklandığı yerden izlerken komşuları Ahmet tarafından kurtarılır. Fakat bir somun ekmek için her şeyi yapmaya hazır muhbirlerin bulunduğu bu köyde Ahmet’in onu saklayabileceği güvenli bir yer yoktur. Yine de bir zamanlar en yakın arkadaşı olan adamın kızını kurtarması gerektiğine karar verir. Böylece onu güvenli olduğunu düşündüğü tek yere götürür; sadece adını bildiği bir doktorun Sonja Rabina’nın çalıştığı bombalanmış bir hastaneye… Sargı bezi bulmanın cephane bulmaktan daha zor olduğu, dikişlerin diş ipiyle atıldığı ve yalnızca doğum ve travma servisleriyle hizmet veren bir hastane…
Birlikte geçirdikleri o beş tuhaf günde Havva, Doktor Sonja ile Ahmet’in kaderini tek bir yörüngede birleştiren güç, umutları ve tutkuları unutma isteğini alıp götüren rüzgar, zinciri tamamlayıp çemberin kapanmasını sağlayan son halka olur. Çünkü yıllar süren savaştan sonra hayat artık çok basit ve nettir: Biri doğar, diğeri ölür, hayat yeniden başlar.
“Sıra dışı bir hikâye! Yirmi birinci yüzyılın Savaş ve Barış’ı… Marra felaketler karşısında yıldızlara özgü sakinliğini doğruca Tolstoy’dan almış gibi görünüyor.”
- New York Times
“Marra, zarafet ile trajedi tutamlarını üstün bir hayal gücüyle dikkatlice örmüş. Bu kitaptaki her şey umut ve acı verici bir kalp atışıyla yüceliyor.”
- San Francisco Chronicle
“Yıllardır okuduğum en dokunaklı kitap. Çeçenistan’daki küçük bir köyü muhteşem bir dille anlatan Amerikalı yazar Marra, savaş kurbanlarına dair zamansız bir trajedi ortaya koymuş.”
- Washingtonian
“Bu kitap, ters yüz olmuş bir dünyanın etrafa dağılan parçalarını bir araya getirerek kaostan doğan güzelliğin acımasız bir formunu yaratıyor. Hem hüzünlü bir mizah anlayışıyla hem de baş döndürücü bir şiirsellikle kaleme alınmış.”
- Chicago Tribune
“Genç yazar son derece etkileyici karakterlerin geniş bir panoramasını sunmuş: cesur kahramanlar, sessizce acı çekenler ve hainlerden ya da direnişçilerden oluşan işkence mağdurları… Çok farklı kaderlerden yola çıkılarak kaleme alınmış olan bu savaş destanı son yılların en iyi çıkış romanı.”
- Deutschlandradio Kultur
“Anthony Marra bizi İkinci Çeçen Savaşı döneminde karlarla kaplı Çeçenistan topraklarına götürüyor. On yıllık bir döneme yayılan bu etkileyici çıkış romanı, sekiz yaşındaki Havva’nın babasının işlemediği bir suç yüzünden Rus askerleri tarafından götürülerek evlerinin ateşe verilmesiyle başlıyor. Kapı komşuları Ahmet, küçük kızı alıp yakınlardaki bir hastaneye saklıyor ve hastanenin yönetiminden sorumlu Doktor Sonja, küçük kızın zaten kötü durumda olan hastane binasında gizlenmesinin gereksiz bir risk olduğunu düşünerek onu kabul etmek istemiyor. Fakat Ahmet ve Sonja, Havva’nın tek bir hayattan daha fazlasını temsil ettiğini anlıyor. Küçük kız, son derece saçma ve adaletsiz bir etnik çatışmanın ortasında korunması gereken insanlığın sembolü… ‘İnsanın anlamaması gereken şeyler vardır,’ diyor Ahmet. ‘Bir insanın anlamamasının ahlaki bir görev olduğu şeyler…’ Fakat hikayenin sonunda anlıyoruz. Son derece duygusal karakterleri ve insanı içine çeken savaş kurbanı Çeçenistan tasvirleriyle Marra anlamamızı sağlıyor.” Kevin Nguyen “Marra bu sıra dışı çıkış romanında pek çoğumuzun yabancı olduğu insanları ve toprakları yürek sızlatan bir dille anlatarak bütün acılarını hissetmemizi sağlamış. İkinci savaş sırasında küçük bir grup insan, Çeçenistan’ın kırsal kesimlerinde çok zor şartlarda yaşam savaşı vermektedir. Çok