Bin dokuz yüz kırklı yıllardı. Sabahın ışıklarıyla birlikte sessizlik yerini kuş cıvıltılarına, kedi miyavlamalarına, kuzu melemelerine bırakmıştı.
Ahmet, her zaman olduğu gibi erkenden sokağa çıktı. Yol üzerinde karşılaştığı kuşlara taş atarak onları korkuttu. Cebine doldurduğu kuru kayısıları yiye yiye yoluna devam etti.