Bu dünyada zevkin acıya ağır bastığı veya her halde
bu ikisinin birbirini dengelediği iddiasını her kim kısa
yoldan sınamak isterse avını parçalayıp yiyen hayvanın
hissiyatıyla ona av olan hayvanın hissiyatını mukayese
etmelidir.
Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği; herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç
güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman
ne yaparlardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi ya da kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşer, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi, böylece kendilerini şimdi tabiatın onlara yazdığından daha büyük bir acı ve ıstıraba uğratırlardı.