Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sevgi Hikayeleri

Hayatın İçinden 1

Cüneyd Suavi

Hayatın İçinden 1 Sözleri ve Alıntıları

Hayatın İçinden 1 sözleri ve alıntılarını, Hayatın İçinden 1 kitap alıntılarını, Hayatın İçinden 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeşil Elbise (Güzel bir kıssa)
Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu. - Gel seni camiye götüreyim, Bugün Cuma biliyorsun, dedim. - Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi - Biliyorum ama sebebini gerçekten merak ediyorum. - Ne bileyim olmuyor işte, dedi. Hem pantolonumun ütüsü bozulup, dizleri çıkar diye endişe ediyorum. Gayri ihtiyari gülmeye başladım. -
Zaten yüceler yücesi Rahmet Sahibi, kendisi için meşakkat çeken hangi kulunu yarı yolda bırakmış ki?
Sayfa 226Kitabı okudu
Reklam
Yeşil elbise
YEŞİL ELBİSE Yolda karşılaştığımızda, ezan okunuyordu. -Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma, biliyorsun. Daha önceki tekliflerimi de reddettiği için:
"Sadece dıştan bakarak insanlara değer biçmek,tedavisi imkânsız bir hastalık sanki."
Rabbimizin ihtişamını bütün kâinata ilan et. Çünkü O, hem zerreleri, hem yıldızları hem de senin yorgun kalbini idare etmeye muktedirdir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Evet evet, beni benden iyi tanıyan ve uykuda bile ihtiyaçlarımı yerine getiren bir Kudret vardı. Çünkü yepyeni arabam dahi sık sık bozulmasına rağmen, kalbim elli senedir durup dinlenmeden çalışıyordu. Üstelik ne sesi, ne bakımı, ne de rektifiye derdi vardı.
Sayfa 105Kitabı okudu
Başta gençlik ve güzellikleri olmak üzere herşeylerini Allah yoluna adarken ebedi bir gençlik ve güzellik kazanan "iffet ve asalet sembolleri", ahirzamanın fırtınalı okyanusunu aşabilen "Cennet kelebekleridir."♡
TOKAT Emektar Öğretmen, dersini bitirip sınıftan çıkarken; öğrencilerinden birinin diğerine çelme taktığını gördü. Düşen çocuk, en sevdiği öğrencisiydi ve canı yandığı için ağlıyordu. Öğretmen, onu yerden kaldırdıktan sonra üstünü temizleyip eve gönderdi ve öbür çocuğu kolundan çekerek öğrencilerin terk ettiği sınıfa soktu. Kendisi, aynı köyün ilkokulunda yirmi yıldan bu yana hizmet vermiş, o köyden evlenmiş ve tayini büyük şehirlere çıkmasına rağmen; bir yuva olarak bildiği okulunu terk etmemişti. Bu yüzden, öz evlatları gibi gördüğü öğrencilerin haylazlıklarına dayanamıyordu. Çelme takan çocuğu şiddetle azarladıktan sonra, onun korkudan tir tir titremesine aldırış bile etmeden suratına bir tokat patlattı. Küçük çocuğun cılız vüzudu, tokadın şiddetinden bir yaprak gibi savrulmuş ve yeni çıkmakta olan dişlerinden akan kan, öğretmenin ceketine sıçramıştı. Öğretmen, yedi yaşındaki bir çocuğa yaptığı bu hareketten hemen sonra pişmanlık duymasına rağmen, bunun kendisi için iyi bir ders olacağını düşünüyordu. Öğrencisini bırakıp gitmeye hazırlanırken, çocuğun elini cebine attığını görüp telaşa düştü. En yakın arkadaşını bile düşüren bir yaramaz, öğretmenine de bir çakıyla saldırabilirdi. Ona karşı korunmaya hazırlanırken, küçük çocuk teyzesinin bayramda hediye ettiği mendili çıkarttı ve düştüğü yerden kalkmaya çalışırken: - Ceketiniz kanlandı öğretmenim!. dedi. Sileyim isterseniz...
YEŞİL ELBİSE Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu. -Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun. -Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi -Biliyorum ama, sebebini gerçekten merak ediyorum. -Ne bileyim olmuyor işte, dedi.Hem pantolonumun ütüsü bozulup, dizleri çıkar diye endişe ediyorum. Gayri ihtiyari gülmeye başladım. -Herhalde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terk edilir mi? -Ciddi söylüyorum, dedi. Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin. Gerçekten öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı. -Peki, dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi? -Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim, dedi. Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum. Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık. Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra, kendisinin camide olduğunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı. Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle: -Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin? Hiç sesini çıkarmadı. Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Herşeyi görmek elbette mümkün değil dostum, dedi. Ama görebildiklerimiz az da olsa, onların Sanatkârını bulmaya yetmez mi?
Sayfa 103Kitabı okudu
"Ey biçare hasta! Merak etme, sabret. Senin hastalığın sana dert değil, belki bir nevi dermandır. Çünkü ömür bir sermayedir gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zâyi olur. Hem rahat ve gafletle olsa, pek çabuk gidiyor. Hastalık, senin o sermayeni büyük kârlarla meyvedar ediyor..."
Ruhları daralanlara
Bir elma düşerdi hiç nazlanmadan yıllar boyu hiçbir gün aksamadan…
Sayfa 171 - Zafer yayınları
" Hızlı yaşanan hayat,bünyesine uygun bir sanat istiyor. "
Yârabbi, sana zerrelerim adedince şükürler olsun!
Sayfa 187Kitabı okudu
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.