Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar

Yılmaz Erdoğan

Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar Sözleri ve Alıntıları

Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar sözleri ve alıntılarını, Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar kitap alıntılarını, Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ben de bilirdim gitme demeyi; ama morgta yatan bir cesede, kalk gidiyoruz demek gibi bir şey olurdu bu .
Sevgilim greyfurt büyüklüğünde bir beynin var, neden sadece bir limonluk kısmını kullanıyorsun?
Reklam
... KADIN: Benim yaklaşık otuzüç yıldır bir adım var. Evet kadınım ama diğer kadınlarla karıştırılmayayım diye bir özel isim almışım. Dahası senin kullandığın cümle yapısı içinde kadın, bir tür hayvan ismi anlamına geliyor. Zira biz tanımadığımız köpeklere köpek diyoruz. Tanıdıklarımızın birer adı vardır!
Sayfa 11 - SEL YAYINCILIKKitabı okudu
KADIN - Allahım başladı gene. ADAM - Yine Allah'la konuşuyor. Sevgilim neden sürekli din işleriyle ev işlerini birbirine karıştırıyorsun. Demem o ki; hayatı ezberlenmiş diyaloglarla sürdürmek canımı sıkıyor. Önceden doldurulmuş bir kasetle yaşamak istemiyorum. Üstelik de kötü bir kayıt...
ADAM - Ben sana ne zaman "seni seviyorum" desem "ben de" diye cevap veriyorsun. Bu "ben de beni seviyorum" anlamına gelmiyor mu? KADIN - Neden o anlama gelsin canım? ADAM - O zaman ben de seni seviyorum diyeceksin.
Reklam
KADIN - Senin gibisine düşünür falan değil, tembel denir. ADAM-Bütün filozoflar tembeldir hayatım. Senin anladığın anlamda bir fiziki faaliyet yapmazlar ama kafalarının içinde hamal gibi çalışırlar. Mesela sen koltuk taşırken çok rahatsın ama ben o sırada Kürt Sorunu nasıl çözülecek, eşcinsel bir kaplumbağa çevresi tarafından yadırganıyor mudur, kanguruların karınları guruldadığı zaman karnındaki cepte bulunan yavru bu durumdan olumsuz etkilenir mi ya da bir balığın sesi kısılırsa bunu nasıl anlarız gibi sorunları düşünüyorum!.. Söylesene hangimiz daha yorucu bir faaliyet içindeyiz?
Sayfa 51 - sel 4.baskıKitabı okudu
Kadından kendisine sunulduğu kadarını kabul etmesi beklenir her zaman. Siz televizyonda ya da sokakta gördüğünüz bir kadın için rahatça beğeninizi belli edebilirsiniz, hatta ağzınızdan akan salyaları kendi karınızın eteğine silebilirsiniz ama bunu bir kadın yaparsa delirirsiniz. Buna itiraz eden kadına da hasta dersiniz... Hâlâ anne, baba tarifleri bile ilkokul düzeyini aşabilmiş değil. "Annemiz bizi dokuz ay karnında taşır, yemek yapar, üstümüzü örter. Babamız ise kar kış demeden dışarıda bizim için çalışır..." Şu babanın fedakarlığına bak! Zavallım! Kar kış demeden çalışıyormuş! Sanki kadınlar dört mevsim yaz yaşıyorlar.
Reklam
Sevgilim greyfurt büyüklüğünde bir beynin var, neden sadece bir limonluk kısmını kullanıyorsun?
Üzgünler kaybeder. Onların kazancı budur. Kaybettikçe üzülür, üzüldükçe kaybederler. Kadınların daha başarılı oldukları bir meslektir bu. Zaten kadınlar birer potansiyel üzgün olarak yetiştirilirler. Bütün hayatları hep kendilerini üzen erkekler arasında geçer. Baba, ağabey, sevgili, koca, patron...
ADAM - Sen otuz yedi yaşındasın. KADIN - Ben otuz üç yaşındayım! ADAM - Ama yaşıtların otuz yedi yaşında.
Hayatı ezberlenmiş diyaloglarla sürdürmek canımı sıkıyor. Önceden doldurulmuş bir kasetle yaşamak istemiyorum. Üstelik de kötü bir kayıt... Ne zaman ne olursa ne söyleyeceğini önceden biliyorum. Başım ağrıyor dersem, masaj yapayım mı dersin, karnım acıktı dersem, daha şimdi yedik hayatım dersin... Bu çok saçma! Ne diyeceği önceden belli olan bir adamı sürekli açık oturumlara davet etmek aptalca bir davranıştır ama böyle birisiyle evlenmek suç niteliğindedir.
"Ne haber" sorusuna "ne olsun" diye cevap veren biri bitmiş demektir. Yani "benim hayatımda haber değeri taşıyan hiçbir şey olmuyor, olma ihtimali de yoktur, siz hayatın birinci sayfasında yaşayın, ben bir müddet ilan sayfalarında yaşayıp sonra öleceğim" demektir!
144 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.